Deniz Seyahatnameleri

Kitabevi Yayınları, "Deniz Seyahatnameleri" adı altında bir diziye başladı geçtiğimiz aylarda. "İnsanlık tarihi, onun yeryüzündeki yolculuklarının tarihidir" düşüncesi ile işe soyunmuşlar. Eski Türk edebiyatında bir çok gezi kitabı olduğunu belirlemişler. Bu dizide "ihmal edilmiş bir alan" olarak gördükleri gezi kitaplarını tekrar, yeni Türkçe'de yayınlamaya karar vermişler. Dizinin ilk üç kitabı "Yüz Yıl Önce Güney Afrika", "Brezilya'da ilk Müslümanlar", "Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi" yayınlandı.

"Yüz Yıl Önce Güney Afrika"da 19. Yüzyılın ikinci yarısında Güney Afrika müslümanları arasında dinin yorumu nedeniyle anlaşmazlıklar çıkınca yöre halkının İngilizler'den talebi, İngilizler'in de Osmanlılara başvurması sonucunda konunun uzmanı bir din alimi bölgeye yollanıyor. Doğal olarak o zamanlar bir yerden bire gitmek pek kolay değil. Seyahat için vapur tercih ediliyor. “Ümit Burnu Seyahatnamesi” de böyle oluşuyor. Kitabın ilk bölümünde Ömer Lütfi, bu yolculuğu anlatıyor, devamında ise Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'ndaki çalışmalarını, gözlemlerini anlattığı mektuplar yer alıyor.

"Brezilya'da ilk Müslümanlar"da 1865'de iki Osmanlı savaş gemisinin Okyanus yoluyla Basra Körfezi'ne giderken fırtınaya yakalanarak Amerika'ya, Brezilya sahillerine sürüklenmesiyle başlıyor hikaye. Kahraman da geminin imamı Abdurrahman Efendi. Gemi Rio'ya yanaşınca karşılayanlar arasında siyahi müslümanların olduğu görülür. Brezilyalılar müslümanlığı kendilerine has bir din sanmaktadır, Osmanlılar da siyahi müslümanlarla ilk kez karşılaşmaktadır. Abdurrahman Efendi, Brezilyalı müslümanlara din bilgisi vermek üzere orada kalır. Yıllar sonra vatan hasretiyle dolup İstanbul'a dönünce de "Breziyla Seyahatnamesi"ni yazar.

"Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi"nde Abdurrahman Efendi'yi Rio'ya bırakan gemilerin macerasının devamını okuruz. Gemiler İki ay Rio'da kaldıktan sonra tekrar okyanusu geçip Ümit Burnu ve Bombay üzerinden Basra'ya ulaşırlar. Gemi mühendisi Faik Bey, yolculuğun her aşamasını yola çıkıldığı andan itibaren liman liman kaydeder. Gözlemlerini, yorumlarını, düşüncelerini de eklemeyi ihmal etmez. Bir anlamda Abdurrahman Efendi'nin görüp de anlatmadıklarını anlatır. Yani iki kitap birbirini tamamlar.

Dilleri biraz ağır olsa da hem tarihseverler için hem de deniz tutkunları için hoş birer kaynak olmanın yanında edebiyatseverler için de okuması keyifli, maceralı birer kitap.

Yorumlar