Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra, İletişim Yayınları'nın "Çağdaş Türkçe Edebiyat" dizisinden çıkmış. Kitabın herhangi bir yerinde türü hakkında bir bilgi yok. Ama arka kapaktaki sunum bir fikir oluşturuyor; "Bir intiharın çevresinde, insanlar… O kızın intiharıyla birbirine yaklaşan… Kendi içlerinde geçmişe dalan… Onu kaybetmenin acısıyla başka sevdiklerine eğilen… Nasıl da mühimdir aşk sakarlıkları, sevgi ihmalleri; nasıl hayat kurtarır eşin-dostun bakım, onarımı…" Bu tanıtımı okuyunca insan bir roman okuyacağını düşünüyor. Ama kitabın ilk sayfalarını çevirdiğinizde "İçindekiler" bölümüyle karşılaşıyorsunuz ve orada bir hikâye kitabı okuyacağınız izlenimini veren başlıklar ve sayfa numaraları var.
Kitap, çarpıcı bir bölümle başlıyor. Başak adlı bir genç kız intihar etmiştir. Bir tanıdığın kızından intihar eden Başak'ın yerine geçmesi ve olaydan haberdar olmayan anneanne ile torunu Başak'mış gibi konuşması istenmektedir. Anneanneye Başak'ın Amerika'ya doktora yapmaya gittiği söylenecektir. Canan, bu teklifi kabul eder ve Nanna dedikleri anneanne ile telefonlaşmaya başlar. Sayfalar ilerledikçe intihar olayına, Bahar'ın intihar etmesine neden olabilecek olgulara yönelir yazar. İlk bakışta Bahar'ın intihar etmesini gerektirecek bir durum yoktur. Ama ayrıntılara indikçe farklı bir tablo ile karşılaşırız. Başak, annesi ve ağabeye ile yaşamaktadır. Babaları, sebebi bilinmeyen bir biçimde küçük yaşta onları terk etmiştir. İki çocuğuyla, hiçbir geliri olmadan kalan anne, hem onları iyi birer evlat olarak yetiştirmek hem de daha önemlisi hayatta kalmak için mücadele vermiştir. Bu yıllar süren mücadele, aileyi iyice birbirine kenetlendirmiş, dışarıya kapanmalarına neden olmuştur. Anne de sert, kolay ulaşılması mümkün olmayan bir insan haline gelmiştir.
Barış Bıçakçı, bu aileye ve Başak'ın intiharına uzak çevreden başlayarak adım adım yaklaşıyor. Tanıdık gözünden sonra, Başak'ın ağabeyi Umut'un bir arkadaşı, sonra Başak'ın son sevgilisi giriyor anlatıya. Birbirinden kopukmuş gibi görünen olaylar, anı parçaları, anlar kısa, çok kısa bölümlerde anlatılarak büyük yapı kuruluyor. İlerledikçe Başak'ın intihar etmesinin hiç de nedensiz olmadığını anlıyoruz.
Babanın yokluğu, dışarı pek yansıtmasalar da iki kardeşte de derin ruhsal izler bırakmıştır. Sürekli babalarını özlerler. Bu özlemi kendi uydurdukları, şimdi babam nerede, oyunu ile gidermeye çalışırlar ama aslında bu oyun özlemlerini daha da artırır, sürekli kılar. Çevirmenlik yaparak evini geçindiren annenin kendini ve çocuklarını korumak amacıyla oluşturduğu sert kabuk da çocukları bir şekilde ruhsal olarak etkiler. Annenin korumacılığı çocuklara da sirayet etmiştir ve onlar da fark ettirmemeye çalışarak annelerinin üzerine titrer. Anne ve çocukların karşılıklı hassasiyetleri içlerine kapanmalarının, hemen herkese karşı savunma halinde olmalarının önemli nedenidir. "Aralarına kimse sızmasın diye her yeri sıkı sıkı kapamışlar. Sürekli tehdit altında gibi yaşıyorlar" diye durumu özetler Umut'un yakın arkadaşı Abidin.
Başak, dış dünyayla sağlıklı bir ilişki kuramaz. Bunun somut bir örneği sürekli değiştirdiği sevgilileridir. Umut'un da aşk hayatı pek içaçıcı değildir. İki yıl önce ayrıldığı sevgilisi Selma, Umut'u şöyle düşünür; "Ah Umut! Güldüren, heyecanlandıran, kucaklayan. Ama kapalı biri. Ne yapsan açılmayacak biri. Kız kardeşi ve annesiyle kurduğu dünyaya kimse giremez. Umut da oradan çıkmaz zaten. Evlenmeyi, ayrı bir eve çıkmayı düşünmedi. Bunun için parmağını bile kıpırdatmadı. Çocuk istemedi. Hiçbir şey değişmesin, her şey aynı kalsın istedi. Çünkü onun için yalnızca şimdi vardı, içinde yaşanan an vardı. Bir de geçmiş. Gelecek diye bir şey yoktu, geleceği düşünemiyordu."
Yorumlar