Kirpinin Zarafeti

Muriel Barbery’nin yazdığı Kirpinin Zarafeti (çev. Işık Ergüden, Turkuvaz Kit.) de Almadovar Teoremi’ne benzer bir başarıyı yakalamış. 2007’de Fransa’da en çok okunan kitaplar arasına girmiş 1.100.000 adet satmış. O da Firmin ve Almadovar Teoremi gibi edebiyatla felsefeyi buluşturan romanlardan. Daha doğrusu edebiyat aracılığıyla felsefe okutuyor bu kitaplar. Şeker kaplı ilaçlara benzetebiliriz onları.

Romanın kahramanları müzik, resim ve felsefe meraklısı, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu elli dört yaşında sıradışı bir kapıcı kadın Renee, hemen her konuda bilgili kibar bir Japon beyefendisi ve bir yıl sonra yaş gününde intihar etmeyi planlayan on iki yaşında, son derece zeki ve üstün yetenekli bir kız çocuğu olan Paloma. Aynı apartmanda yaşayan ve yolları hemen hiç kesişmeyen kız ve kapıcı kadın binada daire kiralayan Japon beyefendi aracılığıyla tanışıyorlar. Onların tanışmalarına kadar geçen sürede, küçük kızın ve kapıcı kadının bakış açılarından apartmanda yaşayan Fransız zenginlerinin yaşam biçimlerine şahit oluyoruz. Bu sırada Renee ve Paloma’nın günlükleri aracılığıyla bol bol felsefi çözümleme de okuyoruz. Zaman zaman felsefe dozunun arttığını söylemeliyim. Özellikle kapıcı kadının hayat felsefesi sayfalarca sürüyor ve yoruyor. Ama bu bile bizi romanın akışından kopatrmıyor. Zaten Japon beyin gelişi ile roman daha da akıcılaşıyor. Bu üçlünün çeşitli biçimlerede biraraya gelmeleri ile roman iyice formunu buluyor.

Özellikle kapıcı kadının apartman sakinlerinden kendini gizleme çabaları, onlar hakkındaki gözlemleri, Paloma’nın evde ve okulda yaşadıkları romanı iyice eğlenceli hale getiriyor.

Yorumlar