Kadın Öykülerinde Avrupa

Sel Yayınları’nın “Kadın Öykülerinde” dizisinin beşinci kitabı Avrupa başlığını taşıyor. Gültekin Emre’nin hazırladığı kitapta kadın öykücülerin çoğu ilk kez yayınlanan Avrupa temalı öyküleri var. Leyla Erbil, Gülten Dayıoğlu, Tomris Uyar, Tezer Özlü gibi Türk Edebiyatının ustalarından başlayarak günümüze dek uzanan çizgide yirmi dört kadın öykücünün öyküleri derlenmiş.

İki ana eksen var kitapta yer alan öykülerde, birincisi Avrupa’ya yaşamaya gidenler. Çalışmak, karnını doyurmak amacıyla işçi olarak gidenler ve siyasi nedenlerle canını kurtarmak ya da hapis edilmemek için iltica edenler. İkincisi de kısa süreli yolculuklarla gezip görmeye gidenler. Gültekin Emre, giriş yazısında seçkisinde yer alan öyküleri Avrupa’ya bakış açılarını ele alarak tek tek tanıtıyor, değerlendiriyor.

Belki de bu kitabı vesile edip bizim üzerinde durmamız gereken önümüzdeki günlerde kutlanmaya başlanacak olan göçün ellinci yılında göçmen edebiyatına bakmak. 1961 yılından beri Türkiye’den göçenler başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşıyorlar. Gülten Dayıoğlu’nun vurgulaması ile “gidenler”in bir çoğu “dönmeyenler” oldu. Yerleşti, kök saldı. Üçüncü, dördüncü kuşaklar doğdu, büyüdü. Türkiye kökenli birçok yurttaşımız başarılı işlere imzalar attılar, başta parlamentolar olmak üzere, kendilerini ifade edebilecekleri tüm platformlarda da onları görüyor, övünüyoruz. Kadın Öykülerinde Avrupa’yı incelediğimizde aklımıza takılan en önemli soru, “Göçmen edebiyatına ne oldu?” sorusu oldu. Gültekin Emre’nin derlemesinde Menekşe Toprak gibi ülkemizde de tanınnan bir kaç ismin dışında Türk kökenliler dikkate alınmamış mıydı? Gültekin Emre çok aradığını ama edebi kriterler içinde kitaba alınacak öyküler bulamadığını söylüyor. Zaten bu tür yazarlar olsa aramaya gerek olmaz onları yayınlanmış kitaplarıyla biliriz.

70’li yıllarda büyük ilgi duyulan Türkiye kökenli yazarlar, hiç sevmediğim bir deyimle “misafir işçi edebiyatı” zamanla tarihe gömülmüş gibi görünüyor. Feridun Zaimoğlu, Emine Sevgi Özdamar, Akif Pirinççi gibi yazan bir kaç ad sayabiliyoruz ancak. Onlar da Almanca yazıyor. Almanya’da yaşayan Türk toplumunun aktif edebiyat hayatı yok olmuş sanki. Ne dergi çıkartılıyor ne edebiyat etkinlikleri düzenleniyor. Türk kitapçılarının çoğu kapanmış. Almanca yazan genç kuşak kadın yazarlar daha çok anı düzeyinde kitaplar kaleme alıyor ve onları edebiyat içinde saymak olanaksız

26.08.2010

Yorumlar