Kayıp Parça



Pedro Mairal, geçen yıl Frankfurt Kitap Fuarı’nda Arjantin’in konuk ülke olması sayesinde tanıdığımız yazarlardan. 1970’de Buenos Aires’te doğmuş. İki romanı, bir öykü, iki de şiir kitabı var. Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Polonya ve Almanya’da kitapları yayınlanmış.

Pedro Mairal, Kayıp Parça’da (Aralık 2010, çev. Süleyman Doğru, Sel yay.) Dünya Edebiyatında sıkça işlenen bir konudan yola çıkıyor; hayatını tek bir esere adamış bir kişinin öyküsünden.

Dokuz yaşında geçirdiği bir kazayla konuşma yetisini yitiren Juan Salvatierra, ömrünü tek bir resme adamış ve altmış yıl boyunca bir şerit halinde sürüp giden kumaşlara hayatını resmetmiştir. Bu resim, ressamın hayat öyküsünü, aile yaşamını anlatmasının yanında Latin Amerika’nın, Arjantin’in onlarca yıllık bir döneminin de resmedilmesi demek.

Salvatierra, sadece eseri ile değil gizemi ile de ilgi çekiyor. Yaşarken hiç röportaj vermemiş, geriye sanatıyla ilgili hiçbir belge bırakmamış, hiç sergi düzenlememiş, entelektüel ortamlarda tanınmamış. İçinden geldiği gibi resmini yapmış ve eserini insanların bilmesi için bir şey yapmamış. Ölümünden sonra adı ve eseri duyulmuş. Hakkında yazılar yazılmış, belgeseller çekilmiş.

Salvatierra’nın ölümünden sonra Uruguay sınırındaki memleketine giden oğlu Miguel’in ilk yaptığı bu dört kilometrelik resmi aramak oluyor. Resim babasının eserini yaptığı depoda rulolar halinde durmaktadır. Miguel ruloları tek tek açıp sıralayınca 1961 yılına ait rulonun eksik olduğunu anlıyor. Eserin eksik kalmaması arzusuyla bu rulonun peşine düşüyor. Ruloyu araken görüştüğü akrabalar ve babasının hayatta kalmış az sayıda arkadaşının anlattıkları kafasındaki baba imgesini değiştirmekle kalmıyor, babasının neler yaşadığını aslında hiç bilmediğini anlamasını da sağlıyor.

Eserin kaybolmamasını arzu eden Miguel’in çabaları ile Hollanda’daki bir müze resimle ilgileniyor. Ama resim alınıp Hollanda’ya götürülmeden hemen önce bir yangında 61 yılına ait parçası hariç tamamen yok oluyor. Neyse ki daha önce tüm eser taranıp dijital olarak kayıt altına alındığı için bir ekrana yansıtılarak sergilenebiliyor.

Pedro Mairal, Kayıp Parça’yı iki ana eksende geliştiriyor. Bir yandan bir eser yaratmanın, onu geriye bırakmanın nasıl bir duygu olduğunu, arka planınıda ne gibi arzu ve endişelerin yattığını tartışıyor. İnsanların, sanat dünyasının sanatçıya bakışını, tek bir eser yapma, hiç tanınmamış olma, bilinmezlik gibi hallerin ilgi odağı olmadaki etkilerini gözler önüne seriyor. Diğer yandan da resmin konu ettiği coğrafyayı, orada yaşananları küçük ama vurucu parçalar halinde anlatıp, bir anlamda ülkesinde neler yaşandığını eseriyle yansıtmış oluyor.

Kayıp Parça kısa bir anlatı. Roman demek pek doğru değil sanırım. Çünkü tek bir kişi ve onun öyküsü çevresinde gelişiyor. Pedro Mairal, anlatısını çok iyi kurgulamış, çok kısa iki-üç sayfalık bölümler halinde yazmış. Öykünün nereye varacağını baştan bilmenize rağmen kitabı ilgi ile okuyorsunuz.

20.01.2011

Yorumlar