Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara



Mathias Enard Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara’da (Nisan 2011, çev. Aysel Bora, Can yay.) II. Bayezid’in daveti ile İstanbul’a gelip Haliç’e bir köprü projesi çizen Michelangelo’nun yaşadıklarını anlatıyor.

II. Bayezid, Leonardo da Vinci'nin köprü projesini uygulanabilir bulmayıp reddetmiştir. Dönemin en ünlü sanatçılarından, Davud heykeli ile tanınmış Michelangelo’ya teklif götürülür. Papa için bir anıt mezar projesi çizen ve istediği ödemeleri alamayan Michelangelo

II. Bayezid'in davetini kabul eder. 13 Mayıs 1506 günü İstanbul'a ulaşır.

Michelangelo, önce şehri ve köprünün yapılması istenen bölgeyi, Haliç’in iki yakasını tanır, sonra da işe girişir. Enard, tarihler, isimler vererek köprü projesinin çizilişinin öyküsünü, Michelangelo’nun ilk defa geldiği İstanbul’da yaşadıklarını romanın epigramındaki cümleye sadık kalarak anlatıyor. Romanın adının da kaynaklandığı epigramda “Onlar çocuk; savaşları ve kralları, atları, şeytanları, filleri ve melekleri anlat onlara ama aşk ve benzeri şeyleri anlatmayı da unutma” deniyor. Enard da Michelangelo’nun öyküsüne aşkı ve benzeri şeyleri de katıyor.

Kitabın arka kapağında romanın “Gerçek bir olaydan yola çıkarak” yazıldığı belirtiyor ama gerçeğin nerede başlayıp nerede bittiğini kestirmek pek kolay değil. Biyografisinde “Ortadoğu’ya sık sık geziler yaptığı” belirtilen Mathias Enard’ın romanın sonundaki notlarda Michelangelo’nun mektuplarından ve hem biyografi yazarı hem Michelagelo’nun dostu olan Ascanio Condivi’nin aktardıklarından yola çıkarak yazdığını söylüyor. II. Bayezid’in davetinin de Condivi tarafından aktarıldığı, (bir başka Michelangelo biyografisi yazarı olduğunu öğrendiğimiz) Giorgio Vasari tarafından da zikredildiğini belirtiyor. Michelangelo biyografilerinde de zaten böyle bir davetten söz ediliyor ama sonrası biraz tartışmalı. Bazı yazarlara göre Michelangelo bu daveti kabul etmeyi düşünmüş ama Papa ile arası düzeldiği için İstanbul’a gitmekten vazgeçmiştir. Bazılarına göre ise Michelangelo İstanbul’a gitmiş ama köprü çizimini yapmamıştır. Enard, yine notlarda bazı parçaları romanda yer alan mektupların gerçek olduğunu ve sanatçının “Carteggio”sundan çevirdiğini belirtip, “mektuplar gerçektir” demektedir. Yani Michelangelo, İstanbul’a gelmiş ve buradan kardeşi Buonarroto’ya ya da Sangallo’ya mektuplar yazmıştır. Haliç’e köprü çizimine kanıt olarak da “Yakın tarihlerde, Osmanlı arşivlerinde Michelangelo’ya atfedilen Haliç için bir köprü projesi ve odasında bıraktığı eşyaların dökümü keşfedilmiştir” denmektedir. Enard notlarında bilimsel yöntemlerle hiçbir kaynak göstermediği için postmodern sayabileceğimiz bir yöntem mi denedi doğru mu söylüyor bilemiyoruz. Aynı şekilde roman metninin içinde yer alan köprü çizimi de ne kadar gerçek bizim meçhulümüz. Sonuç olarak tüm bu iddiaları tartışması gerekenler tarihçiler. Romanın Türk basınında “Michelangelo’nun günlükleri ilk kez Türkçede” başlıklarıyla tanıtılmasının sorumlusu ise duyuruyu yapanlar mı, yoksa ellerine geçen her duyuruyu düşünüp taşınmadan haberleştiren gazeteci meslektaşlarım mı bilemiyorum.

Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara’ya dönersek, Enard’ın anlattıklarının inandırıcı olduğunu, Michelangelo’nun İstanbul’a geldiğine de, Haliç’e köprü projesi çizdiğine de hatta o köprünün yaplımaya başlandığına, İstanbul deprem felaketine uğramasa tamamlanacağına da ikna olduğumu belirteyim. Michelangelo için çizilen ve birçok olumsuz niteliği barındıran karakter de oldukça çarpıcı. Enard bazıları yarım sayfalık çok kısa bölümlerle çok akıcı bir anlatı oluşturmuş. Oryantalizm tuzağına düşmemiş. Şiirsel ve dekendine has bir dille ama olabildiğince objektif bir bakış açısı ile yazmış. Aysel Bora’nın çevirisi de her zamanki gibi iyi bir çevirmenin ürünü. Romanı merakla ve keyifle okuduğumu da söylemeliyim.

12.05.2011

Yorumlar