Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar




Müzeyyen Senar, “Cumhuriyet’in Divası” tanımlamasını hak eden bir yorumcu. Kişiliğiyle, yorumuyla, tavrıyla “Türk Musikisi”nin Cumhuriyet döneminde en önemli seslerinden biri, ekol olmuş bir sanatçı. Radi Dikici Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar’da (4. Baskı, Haziran 2011, Everest yay.) hem bir yıldızın nasıl doğup parladığını hem de “Türk Musikisi”nin, eğlence hayatının öyküsü anlatıyor.
Müzeyyen Senar, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında, 1918’de Bursa’da doğuyor. Altı yaşındayken mevlitlerde annesine eşlik etmeye başlıyor. Çok güzel konuşurken, bir gün kekeme olarak uyanıyor. Kekemeliği nedeniyle düzgün konuşamasa da çok güzel şarkı söylemektedir. Evi terk eden annesinin peşine düşüp İstanbul’a gitmesiyle birlikte hayatı değişiyor. Okulda sesinin güzelliğinin fark edilmesi ile önce musiki cemiyetlerinde kurslar ardından İstanbul Radyosu’na girişi ile yorumculuk yolunda hızla ilerliyor. Kısa sürede kendine has yorum biçimini bulacak, bu yorumu ile dikkati çekerek büyük bestekârların eserlerini ilk kez icra etmesini istedikleri bir şarkıcı haline gelecektir. 1932’de radyoya girer, 1933’de 15 yaşındayken sahneye çıkar. Selahattin Pınar, Sadettin Kaynak gibi büyük bestekârlarla çalışır. Müzeyyen Senar’ın radyo programları ve taş plak kayıtları ile ünü kısa sürede yayılır. Dolmabahçe Sarayı’nda, Savarona Yatı’nda Atatürk’e konserler verir. Yurtdışına davet edilir. Filmler çevirir. Yetmiş yıldan fazla süren bir sanat hayatı...
Radi Dikici Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar’da bir başarı öyküsü anlatıyor. Çocukluk yıllarında çekilen maddi manevi acılardan sonra küçük yaşta yakalanan ünle birlikte şöhretin parıltılı dünyasının seyirci tarafındsan görülen ışıltılı yanının nasıl büyük bir emek, her zaman çalışma ve özel hayatından verilen özverilerle oluştuğunu bu büyük sanatçının hayat öyküsünde bir kez daha görüyoruz. Kitabın ana yapısı Müzeyyen Senar’ın anlattıklarından oluşuyor. Senar, müziğe başladığı ilk günlerden itibaren şarkı defterleri oluşturmuş, bu defterlerde yer alan şarkılara koyduğu işaretler nerede hangi şarkıyı hatırlamasını kolaylaştırmış. Örneğin Atatürk’ün huzurunda hangi şarkıları söylediğini bu sayede sırasıyla hatırlıyor. İlk kez Senar'ın seslendirdiği ünlü şarkıların çoğunun sözleri de var kitapta. Çocukların, akrabaların tanıklıkları, gazete kupurleri, fotoğraflar Senar’ın anlatımına yardımcı olmuş. Dikici, Mustafa Sağyaşar, Safa Önal, Seyfi Dursunoğlu, Gönül Yazar, Hıncal Uluç, Cemil İpekçi, Bülent Ersoy ve Erhan Yolaç gibi Senar’la çeşitli dönemlerde dosluk etmiş kişilerle de görüşmüş. Dört yıllık bir çalışma sonucunda kitap ortaya çıkmış.
Biyografiyi yazma sürecinin en önemli handikapı Müzeyyen Senar’ın sanatçılarla, akraba ve dostlarıyla yaşadığı olumsuz olayları anlatmak istememesi olmuş. Ama kitabı okuyup bitirdiğimizde bu kurala çok fazla uyulmadığını hissediyoruz. Senar, hayatını derinden etkileyen, maddi ya da manevi büyük izler bırakan olayları anlatmayı ihmal etmemiş. Zaten Müzeyyen Senar gibi açık yürekli, doğru sözlü birinin başka türlü davranması beklenemezdi. Senar, babasının hovardalıklarından, eniştesinin kazancına el koymasından başlayarak aile içinde yaşadıklarını, aşk ve evliliklerini, güvendiği kişilerin maddi açıdan onu nasıl çok zor durumlara soktuklarını, servetini, evini kaybetmesini, Zeki Müren, Bülent Ersoy gibi talebeleriyle yaşadıkları acı tatlı olayları anlatmış.
2004’de ilk kez yayımlanan kitabın bu yıl yeni baskısı söz konusu olunca Radi Dikici önceki baskılardaki eksik bilgileri tamamlamış. Daha önce ulaşamadığı tanıklarla görüşmüş. Senar’ın 2004-2010 yılları arasındaki altı yıllık yaşamı ile ilgili bilgileri, taş plaklarının ve çevirdiği ve seslendirdiği filmlerin listelerini, neredeyse tamamı ilk defa yayımlanan fotoğrafları eklemiş. Müzeyyen Senar’ın okuduklarımızı bütünleyecek nitelikte 16 şarkılık taş plaklardan aktarılmış bir CD’si de kitapla birlikte veriliyor. Keşke CD’ye güzel bir zarf yapıp, üzerine içindeki şarkıların bilgileri de yazılsaymış.
11.08.2011

Yorumlar