Şiir Yıllığı 2011



Şairlerin okunmaya değer ürünler veremedikleri, şiir kitaplarının şairler arası mektuplaşma halini aldığı, dergiciliğin bittiği iddiaları yüksek sesle söylenmeye başladığı bir ortamda yayımlandı Bâki Asiltürk’ün hazırladığı Şiir Yıllığı 2011 (Şubat 2012, kitap-lık dergisi ile birlikte).
Şiirin okunmaz olduğu, hayatımızdan çıktığı gün geçtikçe daha çok dillendiriliyor. Oysa Şiir Yıllığı 2011’e bakınca bu izlenimlerin tamamen tersi bir görüntü ortaya çıkıyor. Çok canlı, hareketli, bol tartışmalı hatta kavgalı bir şiir ortamı olduğunu anlıyoruz yıllıktan. Bâki Asiltürk de Önsöz’de bu duruma dikkati çekiyor; “Dergiler şiirden vazgeçmiyor, şiirin yaratıcı gücü edebiyata heveslenen gençleri hâlâ cezbediyor, ortama renk ve heyecan getiren edebiyat tartışmalarının çoğu şiir üzerinden hayat buluyor. Kitapların satış sayısı ve bunun sonucunda ortaya çıkan niceliksel hesaplar okuru aldatmasın. Satış sayısı, vitrin ömrü vs. iyi edebiyatla değil, edebiyatın sosyolojik boyutuyla ilgili bir durumdur. Kimi zaman, yüzbinlerce satan bir romanın yaratamadığı etkiyi bir şiirin üç-beş dizesi yaratabilir. Önemli olan budur.”
Bâki Asiltürk ağırlıklı olarak edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerin izini sürerek bir yılın panoromasını çıkartıyor, şiir seçimini daha çok dergilerden yapıyor. Ama “2011’de Şiirin Durumu; Olaylar, Tartışmalar”, “Kitaplar”, “Dergilerde Poetik Yazılar, Söyleşiler”, “2011 Şiir ve Şiir Eleştirisi Ödülleri” başlıkları altında yıl içinde şiir adına ne yaşanmışsa kapsamaya, yıllıkla iletmeye çalışıyor.
Yıllığı hazırlama yöntemini "niceliği önemsemeyip niteliğe kulak kabartmak, şiirin hasılasını alırken hassas terazinin kefelerini hakiki şiirle sınamak" diye açıklıyor. Yıllık hazırlayıcısı olarak “nitelikli şiir ve şair sayısının olduğunca artması” için çalıştığını belirtiyor ve “özgün bir dünyadan ve bu dünyanın şiirinden yoksun olanları seçimlerimin dışında bırakmakta sakınca görmedim” diyor. Oyunu gençlerden yana kullanıyor, onlarda da yeni ve özgün olanı arıyor. Yani Bâki Asiltürk kendi kıstaslarına göre yılın en iyi şiirlerini seçmeye çalışıyor. Hemen tüm yıllık hazırlayıcılarında benzer yaklaşımlar var; yılın en iyi ürünlerini seçmek istiyorlar. Oysa ben okur olarak yılın iyi ve kötü tüm verimini görmek, genel olarak şiirin özel olarak şairlerin nasıl bir evrim geçirdiğini yıllıkçıların iyiyi de kötüyü de söylediği bir anlayış içinde görmek istiyorum. Yıllıkların görevinin varolanı yansıtmak, değerlendirmek olması gerektiğini düşünüyorum. Ama bunun olanaksız olduğunu biliyoruz.
Bir kere ülkemiz yazarlarında da şairlerinde de eleştiri kültürü yok. Eleştiri deyince esas olarak “övgü” anlaşılıyor. Yeterince övmediğinizde, yerdiğiniz, art niyeti olduğunuz düşünülüyor. Öte yandan dergi sayısının çokluğu, hemen her yazılan şiirin yayımlanacak dergi bulması gibi nedenlerle yıllıklar bir nihai seçim noktası olarak görülüyorlar. Şairlerin tek merak ettikleri yıllıklarda yer alıp almadıkları, dergicilerinki de dergilerinden kaç tane şiir alındığı, ötesini düşünmüyorlar, tartışmıyorlar. Eğer bir yıllıkta yoklarsa o yıllığın da yıllığı hazırlayanın da düşmanı oluyorlar. Şair duyarlığı ile iş iyice abartılıyor, dedikodular hakaretlere evriliyor, kişisel ve fiili saldırılara kadar varıyor.
Doğru saydıysam Bâki Asiltürk yıl içinde 112 dergi izlemiş. 156 şairden şiirler seçmiş. Asiltürk’ün koyduğu kıstasla bakarsak gönlünün hayli geniş olduğunu söyleyebiliriz. Bence bir yılda 156 nitelikli şiir yayımlanması mümkün değil. Öte yandan yılda on binden fazla (benim hesabımla otuz bin civarında) şiir yayımlanıyorsa 156 son derece uygun bir sayı ve diğer yıllıklarda da ortalama 150 civarında şiir yer alıyor. Çünkü binlerce şairden ya da şiir yazıcısından söz etsek de yaşayan şairler antolojisi yapıldığında bu sayı iki yüzü geçmez. Bâki Asiltürk’ün yıllığa aldığı şairlerin en yaşlısı Sait Maden 1932, en genci Fırat Demir 1991 doğumlu. 1930 doğumlular 3, 1940’lılar 10, 1950’liler 25, 1960’lılar 39, 1970’liler 49, 1980’liler 27, 1990’lılar 2 şairle temsil edilmiş. En kalabalık grup otuz-kırk yaş arasındaki 70’liler, onları kırk-elli yaş arasındaki 60’lılar izliyor.
Bâki Asiltürk 112 dergi izlemiş, ama 38 dergiden şiirler seçmiş. Beşten fazla şiir seçtiği dergiler şöyle; Kitap-lık'tan 15, Mühür’den 12, Varlık’tan 11, Yasak Meyve’den 8, Hece’den 8, Karagöz’den 7, Eliz, Şiiri Özlüyorum ve Akatalpa’dan 6, Sözcükler, Sincan İstasyonu ve Özgür Edebiyat’tan 5. On beş dergiden sadece birer şiir seçmiş. 11 şairin şiirlerini ise kitaplardan almış.
“2011’de şiir etkinliklerinde, dergilerdeki dosyalarda ve şiir tartışmalarında üzerinde durulan başlıca konular “genç şiir, kadın şair, şiir yıllıkları, İkinci Yeni, Turgut Uyar” ve maalesef “şair ölümleri” idi” diyor Bâki Asiltürk değerlendirme yazısının başında. Dergilerin genç şairlere, şiirlerine özel bir önem verdiğine dikkati çekip, “Hemen her dergide dosyalar, söyleşiler ve şiir seçimleri genç şairler etrafında dönüyor” diyor. Saptaması önemli; “Son on yılda şiir dergilerinde görünmeye başlayan şair sayısı, 1980’ler 2000’ler arasındaki yirmi yıllık dönemden daha fazladır. Bunun iki asal nedeni var; ilki, artık gençlerin şiir veya şiir kitabı yayımlamakta eskisi kadar zorlukla karşılaşmamaları, ikincisi ise dergi sayısının epeyce artmış olmasıdır.”
Bâki Asiltürk, genç şair sayısının ve genç şiir veriminin arttığını söylüyor ama bunun ne kadarının “nitelikli” olduğu ortada. Yıllığı incelediğimizde şiiri beğeni toplayan şairlerin otuzla elli yaş arasında yoğunlaştığını görüyoruz. Şairler gençleştikçe seçilen şiir sayısı azalıyor. Böyle olması da normal, gençler belki yayımlatmanın kolaylığından dolayı kalabalık bir grup olarak görünüyorlar ama yazık ki kendilerinden daha yaşlı kuşaklardan ne daha iyi şiirler yazıyorlar ne de daha yenilikçiler.
İşte bu noktada yılın en çok konuşulan iki konusuna İkinci Yeni ve Turgut Uyar’a gelebiliriz. 2000’li yılların şiiri esas olarak esinini İkinci Yeni’den alıyor. Bu İkinci Yeni okumalarının şiirlere yansıması pek hayırlı görünmüyor bana. Bâki Asiltürk’ün de sözünü ettiği gibi İkinci Yeni aşılmaz bir duvar gibi algılanıyor. Değerlendirip, eleştirisini yapıp ondan yeni bir şiir çıkartmak yerine İkinci Yeni’nin kötü kopyalarını üretmek yeğleniyor genel olarak.
2011’de 150 civarında kayda değer yeni şiir kitabı yayımlanmış ama heyecan yaratan, üzerinde konuşulan, tartışılan pek fazla kitap hatırlamıyoruz. Artık sustuğu ya da yazamadığı iddia edilen 80 Kuşağı şairlerinin ard arda yayımlanan kitaplarının yanında 2000’li yıllarda yazmaya başlayan şairlerin şiirlerinin kitaplaşmış olması da dikkati çekiyor. İkinci on yıllık dilimine girdiğimiz 2000’li yılların sıkıntısı önceki yıllardan farklı değil. Şiir yazılıyor, kitaplaşıyor ama üzerinde düşünülmüyor, eleştirilmiyor, konuşulmuyor. Şiir üzerine düşünce üreten genç dergilerin sayısı pek az. 200 civarında dergi çıksa da yıllıklara seçilen şiir sayılarında da gördüğümüz gibi Türk edebiyatının ana eksenini oluşturan dergilerin sayıları onu geçmiyor. O dergilerin genç kuşağın yayımladığı ve benim dikkatimi çekenler Karagöz, Yeni Yazı, Üç Nokta, Mühür ve yazarlarının heyecanı ve açtıkları tartışmalarla gençleşen Hece’ydi. Öte yandan çok sayıda ve önemli eleştiri kitabının yayımlandığını görüyoruz. Turgut Uyar hakkında bu denli çok tartışılmasında da kuşkusuz Orhan Koçak’ın Bahisleri Yükseltmek’inin (Metis yay.) önemli bir etkisi vardı.
Daha önce de yazmıştım, şiir yıllıkları Türk Şiiri'nin nerede olduğunu, düzeyini, yönelimlerini görmek, şiiri hayatınıza yakınlaştırmak için iyi birer yardımcı. Her şiirseverin kitaplığında bir şiir yıllığı bulunması gerektiğini düşünüyorum. Yıllıklar sonuçta, hazırlayıcısının gözünden bir yılın panaromasını çizer, var olanı yansıtır. Yıllardır şiir yıllıklarını izliyorum, zaman zaman haklarında yazıyorum, gördüğüm yapılan şiir seçimlerinde yıllıklar arasında pek fazla fark olmadığı. Yıllıkları hazırlayanlar ne denli farklı edebiyat anlayışlarıyla baksalar da eğer adil davranıyorlarsa sonuç üç aşağı beş yukarı aynı oluyor.
Yıllıkların iyi şiir okuru için olduğu kadar araştırmacılar için de iyi birer kaynak olduğuna inanıyorum. Bâki Asiltürk’ün değerli çalışmalarını da her zaman kaynak olarak kullandım ve onlardan yararlanarak ana metinlere (kitap, dergi, yazı) ulaştım. Bu nedenle Şiir Yıllığı 2011’in Bâki Asiltürk’ün YKY’nin Kitap-lık dergisi için hazırladığı son yıllık olmasını üzüntü ile karşıladım. Bu yıllıkların eksikliğini her zaman hissedeceğiz.
16.02.2012

Yorumlar