"Emine" Sevgi Özdamar
türkçeye yeni çevrilen romanı Tuhaf
Yıldızlar Dünyaya Bakıyorlar Gözlerini Kırpmadan’da (2012, çev. Fikret
Doğan, İletişim yay.) 70’li yıllarda hayatı Doğu ve Batı Berlin arasında geçen
genç bir tiyatrocu kadının yaşadıklarını anlatıyor.
"Emine" Sevgi Özdamar, otobiyografik
nitelikler taşıyan Berlin - İstanbul üçlemesi bu kitapla geç de olsa
tamamlanmış oldu. Daha önce ilk iki cilt Hayat
Bir Kervansaray (1993, Varlık yay.) ve Haliçli
Köprü (2010, Turkuvaz Kitap) yayımlanmıştı.
Wedding-Pankow 1976/77 alt
başlığını taşıyan roman adını Else-Lasker Schüler'in bir dizesinden alıyor. İlk
bölümde anlatıcı geriye dönüşlerle İstanbul'dan Berlin'e gelişini, Batı
Berlin’e yerleşmesini ve Doğu Berlin’deki Volksbühne’de iş bulmasını anlatıyor.
12 Mart askeri darbesi ertesinde Türkiye’de siyasi havanın ağırlığından bunalan
genç kadın boşandığı kocasıyla bağını koparamayacağını, onu hala sevdiğini
anlayınca Berlin’e gidip tiyatro okumaya karar verir. Niyeti Volksbühne’nin
genel müdürlüğünü yapmakta olan Brecht'in öğrencisi Benno Besson’u bulup
asistanı olmaktır. İstanbul’da raslantı sonucu sonucu yolda tanıştığı İsviçre’de
yaşayan Josef’in desteği ile aldığı tavsiye mektubunun sayesinde hemen misafir
asistan olarak işe alınır.
Doğu Alman vizesini beklerken
gündüzleri metroyla üç durak ötedeki Doğu Berlin’de Brecht’in “Sezuan’ın İyi
İnsanı” oyununa ait eski prova notlarını inceleyerek zamanını geçirir akşamları
Batı Berlin’e döner. Batı Berlin Demokratik Almanya sınırları içinde küçük bir
ada gibidir. Dört bir yandan kuşatılmıştır ve orada yaşayanlar bu
kuşatılmışlığın ruh haliyle yaşamaktadır. İki ideolojinin (sosyalizm ve
kapitalizm) soğuk savaşının birebir yaşandığı bir laboratuvar gibidir. Vizeyi
beklerken kaldığı ve 7 kişiyle paylaştığı ortak ev de feminizm, anarşizm gibi Berlin’deki
en yeni siyasi gelişmelerin yansımalarını taşıyan niteliktedir. Üç ay sonra
Doğu Almanya vizesi çıkar ve Doğu Berlin’de yaşamaya başlaması ile birlikte ilk
bölüm biter.
İlk bölümde metin Schüler'in
dizelerinin yanında Kavafis’ten şiirler ve zamanın ruhunu yansıtan gazete
başlıkları, Brecht tiyatrosu hakkında notlar ve çizimlerle birlikte gelişiyor.
Daha önce Özdamar hakkında yazarken “Özdamar'ın farkı anlatımında. Kendine has,
gerçeküstü dille yoğrulan, tekrarlarla gelişen, şıkır şıkır akan bir anlatımı
var. Tüm roman masalsı ama gerçekçi bir dille gelişiyor” demiştim. Tuhaf Yıldızlar Dünyaya Bakıyorlar Gözlerini
Kırpmadan’ın ilk bölümünde bu havayı pek bulamıyoruz. Bir roman görünümünde
olsa da ve sözünü ettiğim epik unsurlarla bezense de bir anlatıdan çok bir anı
kitabı okuduğumuz hissi uyanıyor. İkinci bölümde ise anlatıdan tamamen
uzaklaşıyor yazar ve 1 Nisan 1976 – 13 Ocak 1978 arasında yazılmış bir günlüğü
okuyoruz. Kısa ve öz anlatımlı diliyle ayrıntılara, tahlillere girmeyen bir
günlük bu. Özdamar kolayca trajik olabilecek bir öyküyü ironik bir dille, akıcı
bir anlatımla okunur bir hale sokmuş.
Anlatıcı Heiner Müller’in “Köylüler”inde
misafir asistan olarak görev alır. Bu oyun Doğu Almanya’nın 1946’daki halini
yansıtmaktadır ve mevcut bürokratik düzeni tartışmak açısından oldukça uygun
bir metindir. Vizesini kaybetmemek için altı ay boyunca kalacağı Doğu Berlin
her şeyiyle Batı Berlin’in tamamen zıttıdır. Batı Berlin kapitalist tüketim
toplumunun tüm özelliklerini taşıyan, aynı zamanda karmaşık ve tüm özgür
düşüncelere açık bir yerdir. Doğu Berlin yokluğun hayat biçimi halin aldığı,
düzenin ve kontrolün hakim olduğu bir şehirdir. Anlatıcı günlerini sahnelenmeye
hazırlanan oyunun çalışmalarında geçirir. Gördüklerini, yaşadıklarını not
alırken oyunun prova akışını notlar ve çizer. Bu bölümü bir romanın bölümünden
çok bir tiyatrocunun Doğu Berlin’deki günlük ve sanat yaşamını günü gününe
izlemek, Brecht geleneğini sürdüren bir tiyatronun bürokratik bir düzene rağmen
nasıl ilkelerine bağlı kalarak çalıştığını ve Brechtçi anlayışla bir oyunu
sahnelemenin nasıl olduğunu anlamak açısından ilgi ile okuduğumu söylemeliyim.
"Emine" Sevgi Özdamar’ın
Tuhaf Yıldızlar Dünyaya Bakıyorlar
Gözlerini Kırpmadan’ı arka kapakta yazıldığı gibi “Çokça komik, bazen
ironik... Ama hep sanatla ve hayatla dolu” bir kitap.
03.05.2012
Yorumlar