Ateş Etme İstanbul



Celil Oker’in kahramanı detektif  Remzi Ünal, Ateş Etme İstanbul’da kayıp bir sevgilinin izini sürerken doktorların, hemşirelerin dünyasına dahil oluyor, bir sağlık skandalını ortaya çıkarıyor.
Remzi Ünal, sevgilisi Yıldız Turhanlı’dan ayrılmış ve öylesine bunalmıştır ki birlikte yaşayacakları evin kapısını açamamış, Beyoğlu’nun arka sokaklarında ismini bile anmak istemediği salaşlıkta bir otele yerleşmiştir. Bir anlamda kendi kendini işten de hayattan da emekli etmiştir. Günlerini hemen hiçbir şey yapmadan geçirirken bir iş teklif alır. Genç Doktor Kemal Arsan günlerdir haber alamadığı hemşire sevgilisi Begüm Kalyon’u aramaktadır. Begüm, evinde yoktur, cep telefonu kapalıdır. Kimse nerede olduğunu bilmemektedir. Önce genç doktoru reddederse de sonra acıyıp işi kabul eder. Çünkü karşısında kendi gibi kalbi kırık bir genç adam vardır.     
Remzi Ünal araştırmaya Doktor Kemal’le hemşire Begüm’ün çalıştıkları özel hastaneden başlar. İş arkadaşlarıyla yaptığı görüşmelerden Begüm’ün yakın bir arkadaşının evinde saklandığı sonucunu çıkartır. Eve gittiğinde silahlı adamların baskınına uğrar. Vücudu hamlamış da olsa saldırganları aikido’daki ustalığı ile saf dışı bırakır. Adamların neden Begüm’ü aradıklarını anlamaya çalışırken yatak odasında tek kurşunla kalbinden vurulmuş genç bir adamın cesediyle karşılaşır. Remiz Ünal polise yakalanırsa büyük bir olasılıkla cinayetle suçlanacaktır. Artık araması gerekenler ikiye çıkmıştır; kayıp hemşire Begüm ve genç adamın katili.    
Remzi Ünal, öldürülen genç adamın Kemal ve Begüm’le aynı hastanede çalıştığını öğrenince hastaneye yoğunlaşacak, doktorlarla mafya arasında nasıl bir ilişki olduğunu çözmeye çalışacaktır.  
Celil Oker, romanlarında sadece olayları anlatmakla, kahramanına katili buldurmakla yetinmiyor. Ruhsal çözümlemeler ve özellikle çok ayrıntılı kişi ve yer betimlemeleri yapıyor, yer ve mekan adlarını veriyor. Eğer sinemaya uyarlanmak istense Ateş Etme İstanbul’un (Haziran 2013, Altın Kitaplar) metni yönetmene istediği tüm verileri verir. Ayrıca bir senaryo çalışmasına gerek kalmaz.
Ayrıntılı kişi ve yer betimlemeleri çağdaş roman anlayışı için eskimiş gibi görünse de anlatıya sahicilik kattığını söylemeliyim. Bir polisiye romanın okunurluğunda da sahiciliğin çok büyük bir işlevi var.
Remzi Ünal Polisiyelerinin bir kahramanı da İstanbul’dur. Bu kitapta da İstanbul iyi ve kötü yanlarıyla, eski ve yeni semtleriyle ve yaşatılan değişimle önemli bir rol alıyor. Sigara yasağına cafe ve barların sokağa masa koyması yasağı eklenince mekanlar kapanmaya başlıyor.  Beyoğlu’nun çehresinin değiştirilmesi romana da yansıyor. Remiz Ünal, hemen her sabah kahve içmeye gittiği meşhur Kaktüs Cafe’nin kapanmasına da bizi şahit ediyor.     
Ateş Etme İstanbul 453 sayfa. Celil Oker’in önceki romanlarına göre kalın. Bunun nedeni romanın önceki kitaplara göre daha ayrıntılı ve ince ince işlenmesi, karakterlerin üzerinde daha çok durulması ve bol diyalog sanıyorum. Özellikle polisiye okuru için roman uzatılmış gibi görünse akışı etkilemiyor, aksine zenginleştiriyor. Aksiyon ve heyecan eksilmiyor.
Remzi Ünal, önceki macerası Yenik ve Yalnız’da (2010, Turkuvaz Kitap) “Sevgili Okurum” diyen sonsözü ile veda eder gibi yapmış, sevenlerini endişelendirmişti. Üç yıl aradan sonra Ateş Etme İstanbul ile endişelerin yersiz olduğunu göstermiş oldu. Remzi Ünal bu macerada sevgilisi Yıldız Turanlı ile yeniden biraraya geldiğine göre melankolik ruh halinden kurtulacak ve yeni maceralara daha da şevkle atılacaktır diye düşünüyorum.  
276.07.2013

Yorumlar