Rachel Kushner “Alev Püskürtenler”de yetmişli yılların New
York sanat çevrelerinden yola çıkıp Avrupa’daki gençlik hareketlerine,
kapitalizmin “vahşi” kurallarına, haklarını almaya çalışan işçilerin başlarına
gelenlere dek uzanıyor.
“Alev Püskürtenler”in (Nisan 2014, çev. Suat Ertüzün, Can
yay.) anahtar sözcüğü “Valera”. Bir motosiklet markası ve aynı zamanda güçlü
bir İtalyan ailesinin soyadı.
Yirmili yaşların başındaki motosiklet ve hız tutkunu bir
genç kadın sanat kariyeri yapmak arzusu ile New York'a geliyor. 70’lerin
başındayız. Çağdaş, yenilikçi sanat akımları hızla gelişiyor. Resim, heykel
gibi disiplinler arasındaki sınırlar kalkıyor. Sanatçılar tuvalden kaçıp yeni
deneyimlere yöneliyor. Op Art, Fluxus, Minimalizm, Kavramsal Sanat, Performans
Sanatı, Fotogerçekçilik, Süreç Sanatı, Arazi Sanatı, Post Minimalizm gibi
anlayışlar gelişiyor.
Reno'da doğduğu için roman boyunca “Reno” lakabıyla anılan genç
ve güzel kahramanımız da “Arazi Sanatı” yapmak amacında. Motosikletle Tuz
Düzlüğü’nde bırakacağı izi fotoğraflayıp sergilemek amacıyla 160 kilometre
hızla yol alırken tanışıyoruz. Büyük Tuz Düzlüğü Yarışları’na katılıp yarış
sırasında tuz tabakası üzerinde çizeceği çizgileri görüntülemek niyetinde.
Altında son model bir Valera var. Onu bu işe teşvik eden de kendinden yaşça
büyük sevgilisi Sandro. Sandro, Valera ailesinin küçük oğlu. Ailesi ile
bağlarını kopartıp New York’a yerleşmiş minimalist bir sanatçı.
Reno, Tuz Düzlüğü’nde hız denemesi yaparken bir kaza
geçiriyor ve motorunu paramparça etmekle kalmıyor kendisi de yaralanıyor. Yarış
alanındaki Moto Valera ekibi kendisine yardımcı oluyor. Reno’nun Sandro
Valera’nın sevgilisi olduğunu bilmiyorlar. Onlar için sadece genç güzel bir
motosikletçi. Moto Valera ekibi “Dünya Hız Rekoru”nu kırmak üzere gelmiş.
Yarışlar bittikten sonra özel olarak üretilmiş araçla rekor denmeleri
yapılacak. 1965 hız rekortmeni, Reno’nun güzel sanatlarda bitirme tezi olarak
hakkında bir film çektiği Flip Farmer’ın rekorunu kırmayı deneyecekler. Rekor
denemesi yapıldığı sırada bir başka ekibin kendi rekorlarını geçmek için gelmek
üzere olduğunu haber alınca Reno’ya aracı kullanıp kadınlar rekorunu kırmak
için yarışmasını öneriyorlar. Niyetleri kalan zamanı Reno ile doldurup kendi
rekorlarını geçmek üzere gelen ekibi engellemek. Kısa bir süre sonra mevsim
şartları gereği düzlük kullanılmaz hale gelecek ve bir yıl daha rekoru
ellerinde bulundurma şansına kavuşacaklar. Reno sakat bileğine ve ilk kez bu
tür bir araç kullanmasına rağmen başarılı oluyor ve kadınlar hız rekorunu
kırıyor. 1976’nın en hızlı kadını oluyor. Reno, New York’a istediği sanat
eserini üretememiş olarak dönse de kırdığı hız rekoru ile tatmin olmuş bir
vaziyette.
“Alev Püskürtenler”de “1970'lerin New York'undaki sanat
çevresi” anlatılıyor gibi görünse de aslında ele alınan 70’lerde Avrupa’da ve
ABD’de yaşanan büyük siyasi ve ekonomik dönüşüm. Rachel Kushner bunu romanı
birçok yöne akacak bir yapıda kurarak anlatıyor. Daha ilk sayfalardan itibaren
hem Reno’nun sanat çevrelerinde yaşadıklarını hem de Valera ailesinin 1912’de
başlayan öyküsünü okuyoruz. Valera motosikletlerinin savaşta kullanılmak
niyetiyle üretilmesi, Baba Valera’nın savaş aracı motorlarını herkesin gerek
duyacağı bir araç haline getirirken İtalya’daki Faşist iktidarla kurduğu ilişki,
Valera’nın Dünya çapında bir kauçuk ve lastik üreticisi haline gelmesi de
anlatılıyor.
Sandro ile ilişkisi bilinmeyen Reno’nun güzel bir kadın
rekortmen olarak Valera motosikletlerinin o yılki yüzü olarak tanıtım çalışmalarına
katılması için İtalya’ya davet edilmesi ve Sandro ile Valera ailesine konuk
gitmeleri ile 68 sonrasında İtalya’da gelişen gençlik hareketleri, Kızıl
Tugaylar gibi örgütlerin silahlı mücadelesi, giderek yaygınlaşan ve ekonomiyi
etkiler hale gelen grevler romana konu oluyor. Valera ailesi özelinde
kapitalist bakışın bu gelişmeleri nasıl ters bir açıdan değerlendirdiğini de görüyoruz.
Reno, İtalya’da geçirdiği kısa zamanda 70’lerin gençlik hareketine de dahil
oluyor. New York’a dönmeyi başardığında da Sandro’yla ilişkisinin niteliğini
çözümlemiştir. Ve şimdi onu tarihi elektirik kesintisi ile oluşacak isyan
beklemektedir.
“Alev Püskürtenler” bir dönem romanı. 70’li yılarda sadece
sanatta değil, siyasette, ekonomide ve kadın erkek ilişkileri başta olmak üzere
insan ilişkilerindeki değişimi de yansıtıyor. İyi bir kurgusu, birden fazla
boyutta gelişmesine rağmen tempoyu düşürmeyen akıcı bir anlatımı var.
12.06.2014
Yorumlar