“Yaz ayları Türk insanının müzelere, sergilere gittiği bir
mevsim değil” diyor Nazan Ölçer, Sabancı Müzesi’nde açılacak Miro sergisini
anlatırken (İstanbul Art News, Eylül 2014). “Joan Miro, Kadınlar, Kuşlar,
Yıldızlar” adlı sergi 23 Eylül’de (dün) açıldı. Geçtiğimiz yıllarda böyle
önemli ve büyük boyutlu sergi açmak için 23 Eylül uygun bir tarih midir, diye
sorulsa müzecilerin duayeni Nazan Ölçer herhalde “erken” derdi.
Miro Vakfı’nın önerdiği tarihi uygun bulmadıkları için
serginin iki yıl gecikme ile açılmasının gerekçesi olarak da “Türkiye’de yaz
sergileri daha ‘hafif’ işlere yol açıyor” diyor. Bu “hafif”likte ‘zaten
izleyici yok geçiştirelim’ duygusu mu ağır basıyor, yoksa müze ya da galeri
kadrolarının çoğunluğu yaz tatilinde olduğu için mi “hafif” işler çıkıyor? Bilemiyorum.
Ama sanırım ikisi birden etkili.
Galerilerin açılma zamanı geçmiş yıllarda ekim ortalarına, kasım
başına rastlıyordu. Zira sanatseverlerin artık yazlıktan dönmüş ve şehir
hayatına alışmış olacağı düşünülüyordu. Ama sanat fuarları ve özellikle
bienaller bu tarihi değiştirmeye, öne doğru çekmeye zorladı galerileri,
müzeleri. Geçen yıl 14 Eylül’de birçok galeri İstanbul Bienali ile eş zamanlı
olarak iddialı sergilerle kapılarını açmıştı ve inanılanın aksine galeriler
sanatseverlerle doluydu.
Sanat mevsiminin eylül ortasına çekilmesi ile izleyici
sayısında düşme olmadığının fark edilmesi mi etkiledi bilemiyorum ama bu yıl
birçok müze ve galeri tatile çıkmak bir yana önemli sergilerini yaz aylarında
başlattılar ya da sürdürdüler. Bu sergiler “hafif” miydi kuşkusuz Ölçer gibi
konunun uzmanları ve eleştirmenler benden daha doğru değerlendirecektir.
İstanbul Modern’deki “Çok Sesli” adlı sergi 27 Haziran’da
açılmıştı ve ben Temmuz’un çok sıcak bir gününde, öğle saatlerinde, üstelik
Ramazan’da müzeye gittiğimde hem bu güncel sergi hem de sürekli serginin
bulunduğu salonlarda dikkati çekici bir kalabalık vardı. Aynı şekilde Arter’de
27 Mayıs’ta açılan 17 Ağustos’a dek süren “Füsun Onur Aynadan İçeri” sergisinde
de kalabalık bir izleyici grubu vardı. Arter, Güneydoğu Asya’dan Çağdaş Sanat
örneklerinden oluşan “Göçebe Bakış”ı da erken demeyip 18 Eylül’de açtı. Pera
Müzesi’ndeki “Duvarların Dili” graffiti – sokak sanatı sergisi de yazın en sıcak
günlerinden 13 Ağustos’ta açılmıştı. Yeni ve iddialı sanat fuarı “Artinternational
İstanbul” da 26 Eylül’de açılıyor. Birçok galerinin de yaz aylarını toplu
sergiler yerine önemli sanatçıların sergileri ile değerlendirdiğini görüyoruz.
Yaz ayları sanat etkinliği yoğunluğundaki kış ayları yerine basında daha çok
yer almak, kendini daha rahat ve çok duyurmak açısından da tercih edilebilir.
Salt Beyoğlu’da 5 Eylül’de açılan “Yazlık: Şehirlinin
Kolonisi” ise adıyla yaz ve hafiflik çağrışımı yapsa da önemli bir sergi. 16
Kasım’a kadar sürecek sergide Türk orta sınıflarının yazlık edinme tutkusu yazılı belge, çizim,
fotoğraf, film, maket ve mobilyadan oluşan çeşitli malzemeyle anlatılıyor.
Yazlık alışkanlığının nasıl başladığını, Marmara’dan önce Ege’ye sonra
Akdeniz’e doğru yeni yazlık yörelerinin nasıl keşfedildiğinin, yazlıkları tüm
sahilleri kapladığının öyküsünü izliyoruz.
Bizi
Salt’ın düz ayak ve içeri çağıran girişinde gazete ve dergi sayfalarından
oluşan görsellerle karşılasa, edebi, sanatsal ve sinemasal işler es geçilmemiş
olsa da mimari ağırlıklı bir yaklaşım var. Serginin bu havasında Kalebodur’un
desteği ve Mimarlar
Odası Arkitekt Veritabanı, Ağa Han Mimarlık Ödülleri Vakfı
arşivlerinden sağlanan malzeme etkili olmuş olabilir. Önemli mimarların
yaptıkları yazlık projelerinin çizimleri ve maketleri bu izlenimi daha da
güçlendiriyor. Kuşkusuz “Yazlık: Şehirlinin Kolonisi” mevcut haliyle de
hayli doyurucu ama sergide resim, heykel, video ve yerleştirmeler de yer alsa,
performanslarla desteklense çok daha güçlü olabileceğini, daha geniş bir
kitleye seslenebileceğini düşünüyorum.
24.09.2014
Yorumlar