Yaz ayları yayıncılık sektörü için sessiz sakin geçerdi. Bir
yandan yaz tatili, bir yandan da İstanbul Kitap Fuarı ile başlayacak olan yeni
sezona hazırlıklar yapılırdı. Bu yıl farklı bir yaz dönemi geçirdik. Yayınevleri
yazla birlikte tempoyu düşürmedi, ard arda çok sayıda ve önemli kitaplar
yayınladılar.
Çağlayan Çevik, “Gözden Kaçmasınlar Lütfen!” başlıklı
yazısında (Radikal Kitap, 15.08.2014) yaz aylarında yayımlanan ve “ilerki
yıllarda adlarından sıkça söz edilecek imzalar”ı hatırlatıp, dikkati onlara
çekmeye çalışmıştı. Çevik’in yazısı sosyal medyada yankı buldu. Umarım okurlar
bu ilk ya da ikinci kitaplarını yayımlayan önemli yazarların kitaplarını satın
almıştır. Bu yıl 50 bine yakın yeni kitap yayımlanacağını düşünürsek birçok
yazarı es geçmemiz, birçok eseri çok istememize rağmen okuyamamamız mümkün.
Özellikle İletişim Yayınları’nın yeni yazarların eserlerini
yayımlamaktaki hızına okur olarak ayak uydurmak mümkün değil. Alper Atalan’ın
kısacık öykülerde ince ince işlediği ayrıntılarla oluşturduğu ve günümüz
İstanbul’unda yaşamı anlatığı “Çok Kısa Bişi Anlatıcam”ı, İlyas Barut’un emekli
polis kahramanı Nusret Çakmak’ın ilk macerasını anlattığı polisiyesi “Bil ki
Hayat Virane”, Bülent Yıldız’ın “Aziz Okur’un pek matah olmayan mendebur
hikayesi” alt başlığını taşıyan ikinci romanı “Zifir”, Vecdi Çıracıoğlu’nun
“Denize Dair Hikayat” üçlemesinin ikinci kitabı “Ruhisar” İletişim’den okuma
listemde olup okuyamadığım yaz kitaplarından sadece birkaçı.
İri Memeler ve Geniş Kalçalar
Geçtiğimiz yıl kazandığı Nobel Ödülü ile tüm Dünyanın ve
Türk okurun dikkatini çeken Mo Yan’ın dev eseri “İri Memeler ve Geniş Kalçalar”
(Çev. Erdem Kurtuldu, Can yay.) hem adıyla hem de ebadıyla okuma listemdeki en
önemli kitap. 1040 sayfalık romanda Mo Yan Kültür Devrimi sırasında
yaşananları, dokuz çocuklu bir ailenin başından geçenlerden yola çıkarak
anlatıyormuş. Büyülü Gerçekçilik akımını izleyen, Marquez’in yazarlığındaki
olumlu etkisini açık yürekle ifade eden Mo Yan’ın bu romanı da aynı çizgide ve
en acı gerçekleri masalsı bir üslupla ve soluk soluğa bir anlatımla
anlatmasıyla önemsiyor. 1040 sayfalık bu büyüleyici romanı okumak için yaz
ayları çok uygundu. Bakalım sonbaharın telaşı içinde okumaya zaman bulabilecek
miyiz?
Binbir Gündüz Masalları
“Binbir Gece Masalları”nı bilmeyen yoktur ama “Binbir Gündüz
Masalları” (çev. Recep Kırıkçı, Büyülü Fener yay.) ancak masal meraklılarının
adını, ününü duydukları bir eserdir. “Binbir Gece Masalları, kadınların vefasız
ve sadakatsiz olmadıklarını kanıtlamak için anlatılırken, Binbir Gündüz
Masalları ise erkeklerin vefasız olabilme olasılığının düşünülmesinin bile
yanlışlığını doğrulamak için anlatılmıştır” diye tanıtılıyor.
Hindistan kökenli olan “Binbir Gündüz Masalları” bildik bir
coğrafyada, Kahire, Şam, Keşmir, Kandahar, Kazan, Tataristan, İsfahan, Basra, Musul
gibi kentlerde geçiyormuş ve masalların “toplumun temel yapısında çekirdek
konumunda olan ailedeki eşlerin, vefa ve sadakat bağlamında, dirlik ve
düzenlerini sürdürebileceklerini anlatmaya yönelik”miş. 722 sayfalık
eser uzun kış gecelerinde de başucumuzda duracak nitelikte.
Batı Kanonu
“Kanon” edebiyat çevrelerinde çok tartışılan bir terim.
Bizde de geçtiğimiz yıllarda hem kavram olarak hem de “Türkçede bir kanon var
mıdır?” gibisinden cazip sorularla uzun uzun tartışılmıştı, tartışılmaya da
devam ediliyor.
Kanon tartışmalarında en çok adı anılan eser Harold Bloom’un
“Çağların Ekolleri ve Kitapları” alt başlığını taşıyan “Batı Kanonu”dur (çev.
Çiğdem Pala Mull, İthaki yay.). Bloom bu eserinde kanon kavramını enine boyuna
tartışmanın yanında “Shakespeare'den Cervantes'e, Goethe'den Milton'a,
Tolstoy'dan Proust'a, Dickens'tan Woolf'a kadar uzanan geniş bir yelpazede,
edebiyat tarihinin dönüm noktalarını yorum”lamış.
Normal okura kanon tartışmaları ilginç gelmeyebilir ama
Bloom’un batı edebiyatının temel eserleri hakkında yaptığı yorumlar,
açıklamalar ufuk açıcı olacaktır. Edebiyatla bir şekilde uğraşan ya da
eğitimini görenler içinse kaçırılmaması gereken bir eser “Batı Kanonu”.
Toplu Oyunlar
Melih Cevdet Anday büyük bir şair, iyi bir denemeci ve
romancı olmasının yanında önemli bir oyun yazarıydı. Günümüzde pek sahnelenmeseler
de hemen her oyunu tiyatroseverlerden büyük ilgi görmüş, defalarca
sergilenmişti. Kuşkusuz Anday’ın tiyatro eserleri sadece sahnelenmek için
değil, aynı zamanda okunmak için de önemli, edebiyat tadı taşıyan eserler.
Everest Yayınları, Melih Cevdet Anday’ın “Toplu Oyunları”nı
iki cilt halinde yayımladı. “Melih Cevdet Anday şiirsel adaletin izini sürdüğü oyunlarında
insan için daha iyi bir dünya yaratmanın imkânlarını sorgulamıştır. Okuru ve
izleyeni alışık olduğu konforlu ve rahat dünyanın dışına çıkaran bir gerçeklik
arayışıyla günlük yaşamın adil olmadığını göstermiş; birey olmanın buna karşı
durmakla mümkün olacağını vurgulamıştır” diye tanıtılıyor kitaplar.
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Kırmızı Kedi Yayınları Jose Saramago’nun bütün eserlerini
iyi çevirilerle yayımlıyor. Saramago “Bilinmeyen Adanın Öyküsü”nde “Bilinmeyen
adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip
bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir
kadının” öyküsünü anlatıyormuş. Publishers Weekly eseri "Saramago
görünüşte sade bir öyküyü basit bir dille ve masum karakterlerle aktarıyor;
okurlar, hayalperestler ve âşıklar psikolojik, romantik ve toplumsal
altmetinleri fark edecektir" diye tanıtmış. Emrah İmre’nin Portekizce
aslından çevirdiği 64 sayfalık bu kitap Saramago’nun “minor başyapıtlarından”
sayılıyor.
Doktor Jivago
Boris Pasternak, 20 yüzyıl Rus Şiiri’nin en büyük
şairlerinden. Goethe, Schiller, Shakespeare gibi klasiklerden Ruşçaya yaptığı
çevirlerle de bilinen önemli bir çevirmen ama tüm Dünya’da olduğu gibi biz de
onu tek romanı “Doktor Jivago” ile tanıdık. 1905 devrimi ve İkinci Dünya Savaşı
arasında yaşanan bir aşk üçgenini anlatan eser konusuyla olduğu kadar başından
geçenlerle de okurlardan ilgi görmüştü.
1956’da Sovyetler Birliği’nde yayımı yasaklanan eser gizlice
yurtdışına çıkartıldıktan sonra 1957’de İtalya’da yayımlanmış. 1958’de de Boris
Pasternak bu eseri ile Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış. Bir benzerini daha
sonra Soljenistin’de de göreceğimiz bir soğuk savaş operasyonu olsa da “Doktor
Jivago” güçlü bir eser. O nedenle de hem okurdan büyük ilgi gördü, birçok dünya
diline çevrildi hem de sinema uyarlamaları büyük başarı kazandı.
“Doktor Jivago” Türkçede ilk kez 1959’da Güven ve Karaveli
yayınevlerinden çıkmış. Ben Altın Kitaplar’dan çıkan 1965 baskısını okumuştum.
Daha sonra da çeşitli yayınevlerinden defalalarca basılmış. Hülya Arslan
çevirisi ile çıkan Yapı Kredi Yayınları’ndaki yeni baskısının ilk kez Rusça
aslından ve eksiksiz olduğu belirtiliyor.
25.09.2014
Yorumlar