“Mini Fuar Hotel” adından anlaşılacağı gibi küçük bir otel.
İzmir’de fuar alanı yakınında. Dışarıdan bakıldığında ayırd edici bir özelliği
yok. Üç katlı bir yapı. Ama kapısından içeri adım attığınızda farklı bir yere
geldiğinizi anlıyorsunuz. Resepsiyonda Türk yazarlarının fotoğrafları
karşılıyor. Lobide hemen her yerde küçük kitap rafları Türk yazarlarının
kitapları ile dolu. Üst katlara yöneldiğinizde duvarlardaki dev kitap kapakları,
yazar fotoğrafları sizi karşılıyor. Kapılarda yazarların adları, fotoğrafları,
bazılarında o yazarın unutulmaz bir cümlesi ya da dizesi yer alıyor.
Geçen Perşembe Can Öz, Akif Kurtuluş ve Tora Pekin’le
birlikte “Yayınlama Özgürlüğü Yolunda” projesinin İzmir toplantısına
gittiğimizde “Mini Fuar Hotel”de kaldım. Oteli seçme nedenimde kuşkusuz bu
“edebiyat konsepti” etkili oldu. Bir yazarın adını taşıyan bir oda nasıldır, o
odada kalmak nasıl bir duygu yaratır merak ediyordum. Bana “Ahmet Hamdi
Tanpınar” odasını ayırmışlardı. Tanpınar’ın fotoğrafını selamlayıp odaya
girdiğimde Duvarlarda Tanpınar’ın fotoğrafı, kısa biyografisi, bir şiirinin tam
metni, Türkçe ve yabancı dillerde yayımlanmış bir kaç kitap kapağı beni
karşıladı.
Tüm bunların otel odasına farklı bir hava kattığı, odayı
kullanacak kişiyi önce şaşırtıp sonra merak ettireceği kesin. Duvarlardaki
fotoğraflara bakacak, yazıları okuyacaktır. Yazarla, eseriyle ilgilenmesi için
ise küçük bir ayrıntıya gerek var. O da düşünülmüş, başucunuzda odaya adını
veren yazarın bir eseri yer alıyor. Adına oda düzenlenmiş yazarı merak
ediyorsanız uyumadan önce eserinden birkaç sayfa okuyabilirsiniz. Benim
başucunda da Tanpınar’ın “Beş Şehir”i vardı.
“Mini Fuar Hotel” “Türkiye’nin ilk edebiyat konseptli
oteli”. Oteli yöneten yazar Gülşah Elikbank bu “konsepti” geliştirmiş.
Yazarların seçiminde de onun seçimi etkili olmuş olmalı. Nâzım Hikmet,
Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Sevgi Soysal,
Doğan Hızlan, Leylâ Erbil, Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, Buket Uzuner, Hakan Günday,
İnci Aral, Oya Baydar ve Nazlı Eray adına oda hazırlanan yazarlar. Hakan
Günday’ın ilk öyküsünü yazdığı daktilosu, Ayşe Kulin’in aynası, Buket Uzuner’in
kendi görseliyle yapılan ahşap kutusu, Ahmet Ümit’in halısı, Oya Baydar’ın
cezaevindeyken ördüğü danteller gibi yazarların özel eşyalarına da otel
odalarında ya da lobide rastlayabiliyorsunuz.
Yaşayan yazarlardan bazıları otelde kalmış. Kendi adlarını
taşıyan odalarda, kendi kendileriyle bir gece geçirmek nasıl bir duygu yaşattı
merak etmemek elde değil.
Edebiyat temalı oteller dünyada oldukça yaygın. 1925’de
açılmış olan New York’daki “The Algonquin Hotel” sanırım bunların ilki. “Mini
Fuar Hotel” gibi çeşitli yazarları ele alanlar olduğu gibi tek bir yazarı hatta
eseri tema olarak almış oteller de var. Yeni Zelanda’daki “The Hobbit Hotel”
bunlardan. Paris’teki “Apostrophe Hotel”in de her odası bir dizeden esinlenerek
döşenmiş.
İstanbul’da Sultanahmet’teki “Poem Hotel”i anımsıyorum.
90’lı yılların başında açılmıştı. Konukları otelin her odasında Türk şiirinden
birer örnek karşılıyordu. Denizli’deki “Şiir Otel”de de her odaya bir
şairimizin adı verilmiş. Odalarda ve otelin genel alanlarında 85 şairimizin 550
şiiri, şairlerin rölyefleri, büstleri ve tabloları bulunuyormuş. Lobide
şairlerin kendi seslerinden şiirlerinin de dinlenebileceği bir şiir kütüphanesi
ve konukların şiirlerini asabileceği “şiir ağacı” varmış.
İzmir’e yolunuz düşerse “Türkiye’nin ilk edebiyat konseptli
oteli” “Mini Fuar Hotel”i öneriyorum. Ben de ilk fırsatta Denizli’deki “Şiir
Otel”i ziyaret edeceğim.
Yorumlar