Franz Kafka, James Dean, Che Guevera, Marilyn Monroe gibi
bir ikon. Kült bir yazar. Önce Kafka’nın yaşam öyküsü bilinmezlere
büründürülmüş, sonra da o bilinmezlerle Kafka’ya bir yaşam öyküsü
yakıştırılmış. Öyle bir yaşam öyküsü ki ikonlaştırılmış yazarın kültleştirilmiş
yapıtlarıyla uyum sağlayacak, çelişmeyecek, imgeyi daha da güçlendirecek.
Jacqueline Raoul-Duval’ın kitabının adı da bu çabayı çağrıştırıyor; “Ebedi
Nişanlı Kafka” (Ocak 2015, çev. İnci Malak Uysal, Can yay.). “Ebedi Nişanlı”da,
Kafka'yı “bir tutkulu âşık”, “ebedi bir yalnız”, “kaçak bir sevgili” olarak
“yeniden” tanımamız öneriliyor. “Yeniden” sözcüğünden başlamak gerek sanırım.
Kafka’nın “bir tutkulu âşık”, “ebedi bir yalnız”, “kaçak bir sevgili” olarak
tanıtılması yeni bir şey değil. Kafka’ya yakıştırılan yaşam öyküsünün en önemli
ögelerinden.
Arka kapak yazısında “Kafka dört kere sevdi, dört kere
nişanlandı, dört kere evliliğin eşiğinden döndü. Kadınların adları Felice,
Milena, Julie ve Dora'ydı. Biten bu dört aşkın ardından, dört büyük romanını
tamamladı. Hepsi Prag'ın uzağında yaşıyordu, ilişkileri mektuplarla ve
mektuplarda sürdü, yüz yüze görüşmeler hep hüsranla bitti. Hepsi biricik olan
bütün bu aşklar, hep aynı döngüde savruldular; tutku, korku, acı ve ayrılık. Kafka
ona uzaktan ilham veren bu kadınları hep güvenli bir mesafede tuttu, gerçek
tutkusu olan edebiyatla arasına girmelerine hiç izin vermedi” deniyor.
Sorgulamamız gereken bu yaklaşım ama diğer yandan kitabın neyi içerdiğini de
çok doğru ifade ediyor, hakkını vermek gerek.
Jacqueline Raoul-Duval kitabı Kafka’nın mektuplarından yola
çıkarak yazmış, bir anlamda mektupların bir anlatı biçiminde kurgulanması da
diyebiliriz. Ama “roman” diye tanıtılmasına rağmen roman olarak adlandırmamız
pek olası görünmüyor. Raoul-Duval’in kurmaya çalıştığı “yarı belgesel
anlatı”nın belgesel yanı ağır basıyor. Bu tür, gerçeklere dayanan kitaplarda bu
hal kaçınılmaz.
Kafka’nın Prag’dan hemen hiç çıkmadığı, baba evinde, baba
baskısı altında yaşadığı, insanlarla doğru dürüst ilişkisinin olmadığı,
kadınlarla ilişkilerini esas olarak platonik düzlemde kurduğu ve mektuplarla
yürütttüğü, aşklarının hep tinsel kaldığı cinsel yanı bulunmadığına inanılır ve
okur da bu yönde inandırılmaya çalışılır.
James Hawes “Hayatınızı Mahvetmeden Önce Neden Kafka
Okumalısınız”da (çev. Suğra Öncü, Sel yay.) onun için yaratılmış
efsanelerin gerçekliğini sorgularken Kafka’nın kadınlarla ilişkisinin pek de
sorunlu olmadığını, genç yaşlardan itibaren bir çok kadınla ilişkiye girdiğini,
o dönem Prag’da çok yaygın olan randevuevlerinin gediklilerinden olduğunu
belgeleriyle açıklamıştı. Reiner Stach “Kafka
Karar Yılları” ve “Kafka Kavrama Yılları”nda (çev. Sezer
Duru, Sel yay.) Kafka’nın yaşamını en küçük ayrıntısına dek belgelendirirken
Hawes’in yazdığına benzer bir yaşam öyküsü anlatıyordu. Stach’a göre de Kafka
“üç kez nişanlanmış, hiç evlenmemiş. Dört kadınla aşk ilişkisi yaşamış. Bir
kadınla altı aya yakın bir zaman aynı evde yaşamış. Hiç çocuğu olmamış”tır.
Yani kadınlarla ilişkisini sadece mektuplarla sürdüren, ebedi bir nişanlı, müzmin
platonik âşık değildir.
Jacqueline Raoul-Duval’in de belirttiği gibi Kafka en uzun süreli ve en
gerilimli aşkı Felice Bauer ile yaşamış. Felice ile nişanlar takmış, düğün
tarihleri belirlemiş, evler döşemiş ama bir türlü nikah masasına oturup
resmiyeti sağlayan imzayı atmamıştır. Sadece mektuplaştıklarını, ele ele bile
tutuşmadıklarını söylemek olası değil. Aynı odada birlikte geçirilen geceler
var. Kafka bu ilişki sırasında 18 yaşındaki İsviçreli Gerti Wasner’le,
Felice’nin arkadaşı Grete Bolch’la buluşmalar ve mektuplaşmalar, Felice’nin kız
kardeşi Erna’yla flört yaşar. Felice’den kesin olarak ayrılıp, hastalığının
nekahet dönemi için gittiği köyde tanıştığı kendi gibi hasta Julie Wohryzek’le
altı güzel hafta geçirir ve evlilik kararı alırlar. Julie ile ilişkisi sürerken
1920’de kitaplarını Çekçe’ye çevirmek isteyen Milena Jesenska ile tanışır.
Milena ile sekiz ay boyunca yazışırlar. 30 Haziran’dan 4 Temmuz’a dek Viyana’da
geceler de dahil birlikte olurlar. Milena evlidir ve Kafka’nın Julie ile
evlilik hazırlığında olduğunu bilmektedir. Milena’dan ayrılan Kafka kendisine
hayranlıkla karışık aşık olan 16 yaşındaki Tile Rössler’in duygularını
karşılıksız bırakıp kızın arkadaşı Dora Diamant’la sevgili olur ve Kafka’nın
ölümüne dek Dora ile aynı evde nikahsız ama kalben evli olarak yaklaşık bir yıl
karı koca hayatı yaşarlar. 26.02.15
Yorumlar