“Osmanlı İmparatorluğu’nda modernitenin fotoğrafla olan
ilişkisine odaklan”mış Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma
Merkezi’ndeki (Anamed) “Camera Ottomana” sergisi. Başta Ömer M. Koç Koleksiyonu
olmak üzere çeşitli arşiv ve koleksiyonlardan derlenen fotoğraf, albüm, obje,
yayın ve belgeler yer alıyor sergide. Küratörler Zeynep Çelik, Edhem Eldem ve
Bahattin Öztuncay modernitenin fotoğrafla ilişkisi üzerine bir sergi oluşturmuş
olsalar da fotoğrafları tarihsel, belgesel, etnografik ya da sanatsal gibi farklı
şekillerde de algılamak/okumak olası. Ama nasıl bakarsanız bakın fotoğrafın
modernleşmenin önemli araçlarından biri olduğu düşüncesine katılmamak elde
değil. Ne de olsa Avrupa’daki endüstri devrimi ile ortaya çıkan bir teknoloji
fotoğraf.
Sergi alanına girdiğimizde bizi karşılayan kronoloji ve
harita fotoğrafçılığın Osmanlı İmparatorluğu’nda nasıl geliştiğini düşündürüyor
ister istemez. Matbaanın aksine fotoğrafın Osmanlı’ya gelişi de yaygınlaşması
da hızlı olmuş. Matbaacılıktaki gibi Müslümanlardan önce Ermeni ve Rum
Osmanlıları fotoğrafçılık mesleğinin öncüleri olmuş.
1840’larda ilk denemeler yapılmış, 1860’larda hem toplumun
üst kesimlerinin hem de devletin benimsemesi ile iyice gelişip yerleşmiş fotoğrafçılık.
En yakın ilgiyi saray göstermiş, sergideki panolarda fotoğrafçılığın II.
Abdülhamid döneminde yaygınlaştığı vurgulanıyor. II. Abdülhamid’in ve ailesinin
fotoğraf albümlerine bakınca sultanın fotoğrafı ne denli benimsediği de ortaya
çıkıyor. Modernleşmenin simgesi fotoğrafın muhafazakârlığın simgesi sayılan bir
sultan tarafından böylesine sahip çıkılıp desteklenmesi sanırım tartışmaya
değer. Öte yandan o zamanlar Osmanlı toplumu böyle miydi, yoksa böyle (modern
ya da batılı gibi) mi gösterilmek isteniyordu sorusu da tartışılmalı tabii.
Fotoğraflardaki giyime baktığınızda sergi küratörlerinin
vurguladığı modernleşme olgusu önem kazanıyor. Özellikle saray mensupları dahil
kadınların çektirdikleri başı açık fotoğraflar, birçok fotoğrafın kızlı-erkekli
olması da günümüz tartışmaları için önemli veriler.
Sultan ve devlet fotoğrafın belgelemedeki öneminin de
farkına varmış. Sergide devlet daireleri, maden ocakları, hastaneler gibi
kurumların fotoğraflarının yanı sıra sokaktan manzaralar, suçlu fotoğrafları ve
portreler de yer alıyor. Fotoğrafçılığın propaganda, gazetecilik, eğitim,
kriminoloji ve tıp gibi çeşitli alanlarda kullanıldığını görüyoruz.
Anamed’le eş zamanlı olarak açılan Notre Dame de Sion
Lisesi’ndeki (NDS) “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kadınlar” kartpostal sergisi “Camera
Ottomana”daki Osmanlı’da modernliğin fotoğrafla ilişkisinin sorgulaması için
önemli veriler sunuyor.
NDS’deki sergide Pierre de Gigord’un koleksiyonundan “kartpostalın
altın çağı 1880 ile 1930 arasında”n örnekleri dönemin karikatürleri ve mecmua
makaleleri ile kadınların yaşadığı değişim vurgulanıyor. Sergiye kaynaklık eden
kitabın son sözünü yazan Liz Behmoaras’ın belirttiği gibi kadınların özgürleşme
öyküsünü görüyoruz bu kartpostallarda. Bu yazıyı okuduğunuzda eğer uzatılmadı
ise “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kadınlar” sergisi sona ermiş olacak. Ama
Anamed’in İstiklâl Caddesi’ndeki binasında 19 Ağustos’a kadar sürecek olan “Camera
Ottomana” sergisine giderseniz girişteki YKY’nin kitabevinde sergiye kaynaklık
eden Christine Peltre’nin kitabını göreceksiniz (Yapı Kredi yay.). “Camera
Ottomana”nın da kitabı Koç Üniversitesi Yayınları’ndan çıkmış. Kitapta
modernitenin fotoğraf sanatının bir parçası olması ve fotoğrafın Osmanlı
İmpartorluğu’ndan yaygın olarak kullanılmasının nedenleri ve sonuçları hakkında
önemli makaleler de var.
27.05.2015
Yorumlar