Barnaby Martin “Asılı Adam”da, insan hakları ve düşünce ve
ifade özgürlüğü açısından pek de parlak bir durumda olmayan Çin’de çok ünlü bir
sanatçı düzeni eleştirip mevcut yönetime muhalefet ederse başına neler geleceğinin
öyküsünü anlatılıyor.
Ai Weiwei, Çinli çağdaş sanatçı deyince ilk akla gelen isim.
Çağdaş sanatın yanısıra sinema, fotoğraf ve mimari ile de uğraşıyor. Ama en çok
dikkati çeken niteliği muhalifliği.
Ai Weiwei 1957 doğumlu. Babası Ai Qing, Çin Devrimi’nin en
ünlü kahramanlarından ve şairlerinden. Mao’nun yakın çevresinde bulunmuş,
Çin’in kültür yaşamında önemli roller almış. En yakınında olanların en uzağa
savrulmasına iyi bir örnek. Çin’in en yüksek düzeydeki yöneticilerindenken Mao
ile araları bozulunca 1959’da ailesi ile birlikte Gobi Çölü’ndeki bir köyde
çalıyla kaplı bir çukurda yaşayan ve umumi tuvaletleri temizlemekle görevli bir
parya konumuna gelmiş. Ai Weiwei’in babası ile ilk fotoğrafı Gobi Çölü’nden.
Barnaby Martin’in Ai Weiwei’i anlatmaya babasından
başlamasının nedeni Çin’de iktidarla sanatçıların ilişkilerinin hemen hiç
değişmediğini örneklemek. Çinli yöneticiler partiye yani kendilerine sonsuz
itaat istiyorlar. Partinin önerdiği gibi düşünmek, hiçbir şeyi sorgulamamak ve
tabii eleştirmemek ilk koşul. Partinin sanat anlayışının dışında eserler
vermemek de önemli koşullardan. “Çağdaş Sanat”, “Kavramsal Sanat” gibi batı
kaynaklı akımları izlemek, işler yapmak suçlanmak için yeterli.
Ai Weiwei bu sanat anlayışlarının Çin’de ilk örneklerini
vermekle kalmamış, sanatçıların parti güdümü dışında birlikte hareket
etmelerine önderlik etmiş, çeşitli örgütlenmelere katılmış, sert tepkilerle
karşılaştıkça da muhalefeti artırmış. Sanatçılığının yanında bloglarda yazdığı
muhalif yazılar ve kitaplarıyla da tanınmış.
Örneğin 2008'de Sichuan eyaletinde gerçekleşen dev depremde ölen okul çocukları
anısına işler yapmakla kalmıyor, çürük okul binalarının çökmesi ile çocuklarını
kaybeden ailelerle birlikte protesto gösterilerine de katılıyor. Sichuan’da yediği
dayak nedeniyle beyin kanaması geçiriyor. Sürekli izlenmeye, taciz edilmeye
başlıyor ama aldırmıyor. 2009'da Almanya'daki retrospektifinde
"Hatırlama" adlı yerleştirmede 9000 adet çocuk sırt çantası kullanıyor
ve depremde kızını kaybeden bir annenin "Bu dünyada mutlu bir şekilde yedi
yıl yaşadı" cümlesini yazıyor. Buna karşılık olarak Şangay’daki sanat
yaşamını canladırsın diye davet edilince kurduğu atölyesi “ruhsatsız” diye
yıkılıyor. Blogları engelleniyor. Muhalefetini tweeter üzerinden sürdürüyor.
2010'da Tate Modern'de milyonlarca çekirdekten oluşan Ayçekirdekleri sergisiyle
Dünya çapındaki ünü iyice büyüyor ve daha çok göze batmaya başlıyor. Daha sıkı
takip ediliyor, telefonları dinleniyor, taciz artıyor. 2011'de Tayvan’a bir
sergi açmak için giderken havaalanında tutuklanıyor.
Büyük bir tutuklama dalgasının bir parçası bu. Ai Weiwei ile
aynı sırada birçok muhalif de tutuklanmış, nerde bulundukları, neyle
suçlandıkları bilinmiyor. Tutuklananlar arasında Ai Weiwei’in yakın çevresi ve
onunla birlikte çalışanlar da var. 81 gün boyunca manevi işkencelerle ifadesini
alıyor ve Ai Weiwei’i suçlayacak birşey bulmaya çalışıyorlar. Tutuklamaların
nedeninin Çin’de Arap Baharı benzeri bir “Yasemin Devrimi” yaşanması korkusu ve
mevcut düzeni değiştirecek gösteriler yapılmasının önüne geçmek olduğunu
düşünebiliriz.
Barnaby Martin’in kitabının tam adı “Asılı Adam: Ai
Weiwei’in Tutuklanışı” (Mayıs 2015, çev. Haluk Barışcan, Metis yay.). Uzun
yıllar Çin’de yaşamış bir gazeteci ve sanat eleştirmeni olan Barnaby Martin, 81
gün tutuklu kaldıktan sonra “demeç vermeme, yaşadıklarını anlatmama, eski
çevresiyle görüşmeme, internet kullanmama” şartlarıyla serbest bırakılan ve polis
gözetiminde bir çeşit inzivada yaşayan Ai Weiwei'i ziyaret ediyor ve onunla
yaşadıkları hakkında uzun bir söyleşi yapıyor. Barnaby Martin Ai Weiwei’in tutuklanışını
anlatırken babasından başlayarak Çinli sanatçıların hapise girmesinin neden o
kadar doğal karşılandığını da anlamaya çalışıyor. Çin Halk Cumhuriyeti’nin
kuruluşundan beri sanat alanında yaşananları da anlatıyor.
“Asılı Adam: Ai Weiwei’in Tutuklanışı” Çin’de sanatını
yapmaya çalışırken özgürlük ve adalet için mücadele etmek zorunda kalan büyük
bir sanatçının öyküsünü roman tadında, sürükleyici bir üslupla anlatıyor.
25.06.15
Yorumlar