“Senin İsmin Türkiye Kadar Güzel”



Azer Yaran 10 yıl önce 2 Ekim 2005 Pazar sabahı uzun süredir tedavi gördüğü kansere yenik düşmüş, ölmüş. Hayattayken onu yalnız bırakmayan Ordulu dostları aramızdan ayrılışının 10. yılında şair ağabeylerini “Kıyısına Sığınan Deniz Azer Yaran” kitabı ile anıyor.
 Azer Yaran 70 Kuşağı şairlerinden. İlk şiirleri 1976 yılında Cemal Süreya’nın yönetimindeki Türkiye Yazıları ve Oluşum dergilerinde yayımlanmış. İlk şiir kitabı “Mayıs” 1979’da Türkiye Yazıları yayınlarından çıkmış.
70’li yılların sonu, 80’lerin başında Ankara dergicilikte öndeydi. Türk Dili zaten onlarca yıldır yayımlanıyordu. Oluşum, Yeni İnsan, Yazı, Yusufçuk, Sesimiz, daha sonra Yarın, Bilim Sanat, Tan, Yapıt hemen aklıma gelen dergiler. Dergi yayıncılığınını olduğu yerde edebiyat hayatı canlıdır. 70’lerin 80’lerin birçok önemli şairi ilk yapıtlarını bu dergilerde yayımladılar. Türkiye Yazıları dönemin önemli dergilerindendi. Cemal Süreya birkaç sayı yönettikten sonra ayrılınca Ahmet Say yönetiminde atak ve yenilikçi bir döneme girdi. Toplumcu Gerçekçi çizgide yer aldı. Genç şairlere kapılarını açmakla kalmadı onların ilk kitaplarının yayıncısı da oldu. Ahmet Telli, Gültekin Emre, Ali Cengizkan ve Azer Yaran gibi dönemin genç şairlerinin ilk kitapları yayımlandı.
Azer Yaran’ın ilk şiir kitabı “Mayıs” toplumcu gerçekçi çizginin özelliklerini içinde taşısa da şairinin farklılığının işaretlerini de verir. Azer Yaran da Türkiye Yazıları’ndan yetişen diğer şair arkadaşları gibi zamanla kendi şiirini kurar, toplumcu gerçekçi çizgiden uzaklaşır. Bu değişimi “Başlangıçta toplumsal ve bireysel gerçekçilik, daha sonra ‘öte-gerçekçilik’ ya da ‘aşkın gerçekçilik’ çizgisinde ürünler verdim, diye açıklar. İkinci şiir kitabını yayımlamak için 17 yıl beklemesinin nedeni şiirinde yaşadığı bu değişim midir?
“Kıyısına Sığınan Deniz Azer Yaran” (Ekim 2015, Kumdan Yazılar Kit.) kitabında yer alan İrfan Yıldız’la yaptığı söyleşisinde şiirinin nasıl bir dönüşüm geçirdiğini açık yürekle anlatıyor. 80’li yıllarda şiirden kopmadığını ama bu şiirleri yayımlatmadığını söylüyor. Değişimi içselleştirmiş, olgunlaştırmış ve ancak “oldu” dedikten sonra şiirlerini kitaplaştırmış. İki yıl arayla yayımlanan “Burada Günışığı Türk” (Gibi Yayınları, 1996), ve “Deniz ve Ten” (Öteki Yayınevi, 1998) kendi sesini bulduğu şiirlerin toplamı ona göre. Yücel Kayıran kitaba da alınan yazısında Azer Yaran’ın “Giz Menekşesi” (2004, Yapı Kredi yay.) adlı toplu şiirler kitabına Mayıs’tan bazı şiirleri almadığını ve kitabın ilk baskısında yer almayan bazı şiirleri de eklediğini belirtiyor. Bir anlamda şair 2004’de, yani yaklaşık 30 yıl sonra ilk dönemiyle, ilk kitabıyla ve tabii o dönemdeki şiir anlayışı ile bir hesaplaşmaya giriyor, ustalık çağının anlayışı ile çıraklık dönemini tekrar yapılandırıyor. Yine toplu şiirlerdeki “Günışığının Kıyısında”da ilk kitap sonrası kitaplaşmadan kalan şiirler ve “Sonyaz Bildirisi”nde de 1998 sonrası yazdığı dergilerde yayımlanmış ya da hiç yayımlanmamış şiirleri yer alıyor. Bir anlamda Azer Yaran “Giz Menekşesi” ile şiirine son halini vermiş, yapıtını tamamlamış oluyor.
Tabii ki 80’lerde şiirden uzaklaşmış gibi görünmesinde Türkiye’nin yaşadığı askeri darbe döneminin topluma yaşattığı acıların yanı sıra tek tek kişilere ödettiği bedeller de var. Azer Yaran’ın da yaşamı 80 Darbesi ile tamamen değişiyor. Azer Yaran 1972 yılında Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirmiş. 1970’de TRT’nin düzenlediği ses ve yetenek sınavlarından geçerek çoksesli topluluğunda bas ses olarak şarkı söylemeye başlamış. 1974’te TRT muhabiri olmuş, dış yayınlar muhabiri olarak çalışmış. 1980 Darbesi ile TRT’de çalışan birçok memur gibi görevinden alınıp Sivas’a sürülmüş. Bunun üzerine 1982’de memuriyetten ayrılmış. Reklamcılık, ansiklopedi yazarlığı, basın kuruluşlarında çevirmenlik yapmış. Ama bu işleri sevmemiş. 70’li yılların ikinci yarısından başlayarak esas işinin ve şairliğinin yanısıra Rusça’dan önce bilimsel kitaplar sonra şiir çevirileri yapmış. Şiir yayımlatmadığı dönemde de yoğun bir şekilde Rus Şiiri’nin ustalarından şiir çevirilerinin kitaplaştığını görüyoruz. Çeviri kitapları arasında Yesenin, Ahmatova, Blok, Pasternak, Lermontov, Puşkin, Gennadi Aygi, Mayakovski gibi çok önemli şairler var. Puşkin’in lirik romanı “Yevgeni Onegin” de Azer Yaran’ın yayımlanan son çevirisi (2003, YKY).
Ordulu şair dostu Gökhan Akçiçek “Kıyısına Sığınan Deniz Azer Yaran”ı dört bölüm halinde yayına hazırlamış. İlk bölümde “Azer Yaran Kitabı İçin Kaleme Alınanlar” başlığı altında Hüseyin Peker, Hüseyin Avni Cinozoğlu, Hayati Baki, Gün Zileli gibi şairlerin ve dostlarının yazıları var. Yazılarda esas olarak Azer Yaran’la dostluklar, anılar anlatılıyor, bu vesile ile şairin entelektüel yapısı, şiiri hakkında görüşleri iletildiği gibi, son döneminde köyünde nasıl bir yaşam sürdürdüğü de anlatılıyor. Azer Yaran’ı Ordulu dostları sık sık ziyaret etmiş. O da Ünye’ye, Fatsa’ya ya da Ordu’ya gidişlerinde onların kapısını çalmış. Yani tam bir inziva yaşamamış.
İkinci bölümde Azer Yaran’ın ölümünden sonra yazılarnlar yer alıyor. Bu yazılar da ilk bölümdeki yapıda, dostluklar ekseninide yazılmış. Halim Şafak, Mehmet Can Doğan ve Yücel Kayıran’ın yazıları ise Yaran’ın şiirine yoğunlaşmaları ile dikkati çekiyor. Üçüncü bölümde Azer Yaran’la söyleşiler yer alıyor. İrfan Yıldız’ın yaptığı söyleşiler Azer Yaran’ın şiirini anlamak açısından önemli veriler içeriyor. İlgi ve dikkatle tekrar okudum. Son bölümde de Azer Yaran’a adanan şiirler var. Kitapta ayrıca Azer Yaran’ın fotoğrafları ve tüm telif ve çeviri kitaplarının kapakları da yer alıyor. Bence tek eksik Azer Yaran yaşarken hakkında yazılanlar. Onlardan da bir derleme yapılsaymış kitap dört dörtlük olurmuş.
“Kıyısına Sığınan Deniz Azer Yaran” değerli bir şairi yakından tanımak, şiirini anlamak için yapılmış iyi bir çalışma, iyi bir anma kitabı. Başta Gökhan Akçiçek olmak üzere emek veren tüm Ordulu şair dostlarını bu kitap ve vefakârlıkları için kutluyorum. (Kitabı edinmek isteyenler kumdanyazilar@hotmail.com adresine yazabilir.)

Yorumlar