2015’i Anımsamak İster miyiz?



Can Yayınları, Yekta Kopan, Sibel Oral, Zeynep Miraç ve Emre Taylan ilginç bir işe imza attılar. “Can Almanak” “Sansürsüz Kültür ve Sanat Yıllığı” alt başlığını taşıyor. Arka kapakta “Sanatın sesi hafızamızdan silinmesin” cümlesi dikkati çekiyor. Amaç, 2015’de kültür ve sanatta yaşananları kayıt altına almak, unutulmamasını sağlamak. 1 Aralık 2014 – 30 Kasım 2015 tarihleri arasını kapsıyor almanak. Güzel bir sayfa düzeni ile başta Muhsin Akgün’ünkiler olmak üzere iyi fotoğraflarla bezeli çekici bir kitap. Yıl içinde yaşanan olaylar, yıldönümleri, ödüller, önemli etkinlikler ve ölümler anlatılıyor.
Ne çok ölüm, ne çok acı yaşamışız 2015’de. Ankara, Suruç gibi onlarca, yüzlerce kişinin katledildiği olaylar... Aralık’ta Talat S. Halman’la başlayıp almanağı incelerken gelen çevirmen Şemsa Yeğin’in vefat haberiyle süren onlarca yazarın, sanatçının ölüm haberi. Yaşar Kemal, Fikret Otyam, Tarık Dursun K., Sennur Sezer, Çetin Altan, Gülten Akın... En çok ölüm edebiyatta yaşanmış sanki. Gözüm Oktay Akbal’ı arıyor. Önsöz’deki “Tüm çabalarımıza karşın gözümüzden kaçmış olanlar olmuştur mutlaka, onların her biri için pişmanlık duyacağımızdan kuşkunuz olmasın” cümlesini okuyor, 28 Ağustos’a Oktay Akbal’ı ekliyorum.
Yıl boyunca bir çok anma toplantısı yapılmış. Aziz Nesin, Haldun Taner, Melih Cevdet Anday yüzüncü yaşını kutladıklarımızdan. Ermeni Tehciri’nde, Çanakkale’de çok can aldığı gibi birçok önemli sanatçının, yazarın doğum yılı 1915. Cahit Irgat, Cihat Burak, Ingrid Bergman, Billie Holiday, Azra Erhat, Hamiyet Yüceses, Mehmet Kaplan, Mina Urgan, Nuri İyem, Frank Sinatra, Selim Turan... Tabii hepsine değinmek mümkün değil ama tarihe kayıt düşmek açısından bir liste verilebilirdi.
“Can Almanak”ı baştan sona okuduğumuzda bazı konuların kronikleştiği görülüyor. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) devletin kültüre sanata tavrının simgesi olarak Taksim Meydanı’nda duruyor ve artık dev bir reklam panosu olarak kullanılıyor. Opera, bale, konser salonu olmayan, kültür merkezlerini nikah salonu olarak kullanan bir Türkiye’nin simgesi artık AKM.
Diğer yanda “iyi ki varlar” diyebileceğimiz vakıflar, özel kuruluşlar, sanat kurumları. 10. yılını kutlayan İstanbul Modern ve Pera Müzesi... Dünyanın en önemli sanatçılarının sergileri, konserler, gösteriler ve tabii bienaller, festivaller, kitap ve sanat fuarları. Tiyatro, sinema, edebiyat destekleri tartışmaları... Murat Şevki Çoban’ın “sanat ‘devlete rağmen’ mi ‘devlet sayesinde’ mi…” sorusunu sormadan edemiyorsunuz. Farklı açılardan farklı farklı görünen bir yıl.
Sansür sanatın hemen her alanına nüfuz etmiş, ülkenin her yanına yayılmış. Yasaklanan şarkılar, sansürlenen filmler, oyunlar, kırpılan sahneler, sergilerden kaldırılan tablolar... Kitap toplatma kararları, onlarca yıl sonra tekrar kitabın suç aleti olarak sunulması... Davalar, davalar... Bunların sonucunda tutuklanan yazarlar, yargılanan gazeteciler, sanatçılar... 25 Kasım’a Tübitak’ın kendi yayımladığı kitapları toplatmasını, 14 Kasım’a da Türkiye tarihinde bir ilk olduğunun altını çizerek yayınevlerine kayyım atanarak el konulmasını ekliyorum. Kayımlar daha sonra yönettikleri yayınevlerinin kitaplarını kitapçılardan çekerek yeni bir sansür türüne de imza atıyor. Gazetelerin saldırıya uğraması belki “kültür ve sanat”ın kapsamı dışında sayılabilir ama terör olaylarını protesto ediyoruz diye Kırşehir’deki Gül Kitabevi’nin yakılması 2015’in belleğine mutlaka kaydedilmeliydi diye düşünüyorum.
“Can Almanak” büyük emek ürünü, iyi bir “bellek” çalışması. Başta sona okunacak ve “2015’i anımsamak istemem” dedirtecek bir almanak. Ne yazık ki tarihimizde böyle bir yıl oldu ve 2015’i aratacak yıllar olacağından korkuyoruz. O nedenle “Can Almanak”ın bir ibret vesikası olarak da kütüphanelerde yer alması gerekiyor. 

Yorumlar