Yazarları birbirine benzetmeyi severiz. Her ülkeden bir
Kafka bulmak, “Türkiye’nin Kafkası”, “Pakistan’ın Kafkası” gibi nitelemeler
yapmak artık klasikleşmiştir. Mısır’ın büyük yazarı Necip Mahfuz için de böyle
benzetmeler yapılmış. Dostoyevski’ye benzetilmiş. "Ortadoğu'nun
Balzac'ı" olarak tanıtılmış. Türkiye’den bakınca kime benzer derseniz, o
bizim için “Mısır’ın Orhan Kemal’i”dir. Yaşama bakışında, toplumsal değişimi
eserlerine yansıtışında, olayları ve kahramanlarını ele alışındaki
gerçekçilikte Orhan Kemal’le aralarında birçok benzerlik buluruz. Bu
benzerlikleri bulmamızda kuşkusuz Mısır ve Türkiye’nin modernleşmelerinde geçirdikleri
evrelerin neredeyse aynılığı önemli rol oynar. Hep Kahire’yi anlattığını
bilmesek, olayların İstanbul’da ya da Adana’da geçtiğin düşündürtecek kadar
bizden bir yazardır Necip Mahfuz. Sadece işlediği konularda değil anlatmında da
Orhan Kemal’e yakındır Necip Mahfuz. Aynı rahatlık ve akıcılıkta, merak
unsurunu hiç yitirmeyen gerçekçi eserler yazmış iki yazar da.
Mısır’ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonraki dönemde,
1930’lu yıllarda hayata atılmaya hazırlanan üniversite öğrencilerini anlatarak
başlıyor “Kahire Modern”e Necip Mahfuz. İdealist öğrenciler özellikle Avrupa
kaynaklı fikirlerle kendilerinin ve ülkelerinin geleceğine dair düşler kurarken
yaşamın gerçeği çok daha acı ve soğuktur.
Avrupa sadece düşünceleri etkilemekle kalmamış yaşam biçimi
değişmeye başlamış, kadının toplumsal hayatın içindeki yeri görünürleşmiş.
özellikle gençler Batı tarzında giyinip, Batılılar gibi davranırken, kadın
erkek arasındaki ilişkiler de Avrupaileşmiş. Üniversitelerde az sayıda da olsa
kız öğrenciler görülüyor. Üstelik bu kız öğrenciler Avrupalı kadınlar gibi
giyiniyor.
Romanın kahramanları olacak gibi görünen son sınıftaki dört
erkek öğrenci, Memun Rıdvan, Ali Taha, Mahcup Abdüldâim ve Ahmed Bedir uzaktan
onları süzüp romantik hayallere dalarken bir yandan da ülkenin geleceği
hakkında derin tartışmalara giriyorlar. Tartışmalarının konusu ülkelerinin
geleceği olduğu kadar, değişen yaşam tarzı da. Yaşam tarzını konuşurken kadın –
erkek ilişkilerine de değiniyorlar.
“Kahire Modern” (Mart 2016, çev. Olcay Boynudelik, Kırmızı
Kedi yay.) bu dört arkadaşın düşünceleri ve yaşadıklarının arasındaki
paradoksları vurgulayarak Necip Mahfuz’un romanlarının temel sorunlarından olan
gelenekselle modernin karşıtlıklarının tartışıldığı bir roman okuyacağımız
izlenimi verse de farklı bir yöne evriliyor.
Kadın – erkek ilişkileri açısından en şanslıları Ali
Taha’dır. Bu yakışıklı gencin bir sevgilisi vardır. İhsan Şihata 18 yaşında,
çok güzel bir genç kızdır. İki genç evlilik hayalleri kurmaktadır. Ama olaylar
hiç de onların hayal ettiği gibi gelişmez. Yaşamdaki umulmadık gelişmeler iki
sevgiliyi bambaşka yerlere savurur.
Dört arkadaştan nihilist görüşleriyle bilinen Mahcup
Abdüldâim diplomasını almaya dört ay kala kötü bir haber alır. Babası felç
geçirmiştir ve bu nedenle artık memuriyete devam edemeyecektir. Yani ailenin
hiçbir geliri kalmamıştır. Mahcup’a da öğrenimini sürdürmesi için destek
olamayacaklardır. Mahcup bir anda kaldığı yurt odasının kirasını ödemek bir
yana günde üç öğün yemek yiyemeyecek bir duruma gelmiştir.
Açlık ve yokluk içinde okulunu bitiren Mahcup kısa sürede
hayatın acı gerçekleriyle karşılaşır. Eğer bir tanıdığı, destekleyeni yoksa iş
bulması imkansızdır. Ancak ahlaksız bir teklifi kabul ederse iyi bir işi ve
maaşı olacaktır. Üst düzey bir yöneticinin genç metresi ile evlilik yapması
koşuluyla işe girmesi sağlanacaktır. Bu evlilik sadece görünüşte olacak, genç
evliler aynı evde yaşasalar da üst düzey yönetici metresi ile ilişkisini
sürdürecektir.
Mahcup Abdüldâim açlık ve yoksulluğunu nihilist fikileri ile
kararak “Önemli olan bugün ve yarındır. Geçmişin cehenneme kadar yolu var”
diyerek çok da fazla düşünmeden, hatta evleneceği kızın kim olduğunu bile
sormadan bu teklifi kabul eder.
Evlilik formaliteleri başlayıp, gelin adayı ile karşılaşınca
bir başka karar arifesine gelecektir. Gelin adayı en yakın arkadaşı Ali
Taha’nın sevgilisi İhsan’dır. İhsan çarpıcı güzelliğini bir sermaye olarak
gören yoksul ailesinin baskısıyla sevgilisinden ayrılmış ve kendisinden yaşça
büyük yöneticinin metresi olmuştur.
Mahcup ve İhsan kader birliği yaparlar ve yeni konumlarından
sonuna kadar yararlanmaya karar verirler. İhsan’ın güzelliği, Mahcup’un yeni
görevi ve tabii bu sahte evlilik sayesinde Kahire’nin üst düzey bürokratlarının
arasına girecek hayal edemeyecekleri bir yaşam süreceklerdir.
Mahcup ve İhsan’ın yeni konumları Kahire’deki bürokratların
yaşamındaki ahlaki yozlaşmayı çok gerçekçi bir dille anlatmasını sağlar Necip
Mahfuz’un. Bürokraside adam kayırma sıradanlaşmıştır. Hiçbir memur bulunduğu
konuma yetenekleri ya da bilgisi sayesinde gelmemiştir. Rüşvet, yolsuzlık had
safhadadır. Memurlar maaşlarının çok daha üzerinde standartlarda yaşamlar
sürerler. Hemen her gece partilerde buluşulur, lüks lokantalarda yemekler
yenip, barlarda gece noktalanır.
Nahid Sırrı Örik’in Ankara romanlarını anımsatan bir dekadans
yaşanmaktadır ve Necip Mahfuz da tıpkı Örik gibi kahramanlarına hiç de iyi
davranmaz. Onları dekadansın içinde yok eder. Bu dekadans bürokrasideki
yozlaşmanın aynasıdır ve Necip Mahfuz gerçekçi bir dille sadece olayları
aktararak altından kolay kalkılamayacak sert bir eleştiri de getirmiş
olur.
Orhan Kemal gibi velut bir yazar Necip Mahfuz. 34 roman, 350 öykü yayımlamış, onlarca senaryo yazmış. “Kahire Modern” 1945’de yayımlanmış. İlk dönem romanlarından. Türkçede yayımı geç olmuş. 2005 yılında Halim Öznurhan çevirisi ile “Savrulan Kahire” (Meneviş yay.) adıyla yayımlanmış. Yeni çeviri Olcay Boynudelik imzasını taşıyor. Sanıyorum çeviri İngilizceden ve İngilizce kaynaklı bazı anlam farklılıkları olsa da başarılı bir çalışma.
Orhan Kemal gibi velut bir yazar Necip Mahfuz. 34 roman, 350 öykü yayımlamış, onlarca senaryo yazmış. “Kahire Modern” 1945’de yayımlanmış. İlk dönem romanlarından. Türkçede yayımı geç olmuş. 2005 yılında Halim Öznurhan çevirisi ile “Savrulan Kahire” (Meneviş yay.) adıyla yayımlanmış. Yeni çeviri Olcay Boynudelik imzasını taşıyor. Sanıyorum çeviri İngilizceden ve İngilizce kaynaklı bazı anlam farklılıkları olsa da başarılı bir çalışma.
“Kahire Modern” büyük bir ustanın, Necip Mahfuz’un keyif ve
merakla okunan önemli bir eseri. Bir anlamda Mahfuz’un başyapıtlarına giriş
niteliğinde. 1930’ların Kahiresi ile yine 30’ların Ankarası arasındaki
benzerliklere şahit olmak romana farklı bir tad katıyor.
26.05.2016
Yorumlar