Her zaman alış veriş ettiğim büfede bir hareketlilik…
Taşınma telaşı… Durup ne olup bittiğini soruyorum. Yandaki iki dükkân kapanmış.
Tahliye edilmeyi bekliyorlarmış. Direneceğiz diyorlar. Yeni bir yer bulmaları, yüksek
kiraları ödemeleri mümkün değil. İşsiz kalacaklar.
Son bir-iki aydır İstiklâl Caddesi gözle görülür bir
biçimde boşalıyor, dükkânlar kapanıyor.
Birkaç yıl içinde Beyoğlu’nda yirmiden fazla kitapçı
kapandı. Kitapçılara sanat galerileri eklendi. SALT Beyoğlu geçici olarak
faaliyetine ara verdiğini açıklayalı neredeyse bir yıl oluyor. Borusan Sanat’ın
da kapanacağı konuşuluyor. Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi evlendirme dairesi
olarak görev yapıyor. Muammer Karaca Tiyatrosu kapandı. Alkazar ve Sinepop
sinemaları tarihe karıştı. Atatürk Kültür Merkezi’nin açılması yönünde umut
ışığı yok. Bir hayalet gibi Taksim Meydanı’na bakıyor.
Beyoğlu esnafı, İstiklâl Caddesi üzerinde bu kadar çok
dükkânın aynı anda kapandığını ilk kez gördüklerini söylüyor. Taksim’den
Tünel’e dek yirmi kadar kapanmış dükkân saydım. Bunların arasında ünlü markalar
da var. Teknosa, Kiğılı, Media Market, Starbucks, Paşabahçe… (bkz. “İstiklal
Caddesi’nde Topyekün Değişim”, 140journos.com)
Dükkânların kapanma nedenlerinin başında ranta yönelik
girişimler geliyor. Beyoğlu’ndaki binalar hızla el değiştiriyor. “Kentsel
dönüşüm” adı altında eski binanın yıkılıp yenisinin yapılmasını, afete karşı güçlendirilme
bahanesi ile kiracıların çıkartılmasını kolaylaştıran yasa değişiklikleri ve eski
kiracının kolayca çıkartılmasını sağlayan Borçlar Yasası değişikliği bu rantsal
dönüşümü hızlandırmış. Çünkü İstiklâl Caddesi’nde kiralar çok yüksek. Eski
kiracıların az kira ödediğini düşünen mülk sahipleri bu yasalardan faydalanıp
kiracılarını çıkartıyor. Bu mülk sahiplerinin çoğunluğunun “hayır” amacıyla
kurulmuş vakıflar olması da dikkati çekiyor. Yüksek kira umuduyla boşaltılan bu
dükkânların çoğunun yeni kiracı bulamadığı görülüyor.
Geçen yıl Temmuz ayından beri ardarda gelen canlı bomba
eylemleri, bunlardan birinin İstiklâl Caddesi’nde yaşanmış olması yabancı
turiste yönelik çalışan tüm işletmeleri derinden etkilemiş. Atatürk Havalimanı’na canlı bomba saldırısı ve
15 Temmuz Darbe Girişimi ile yerli ve yabancı turist iyice ayağını çekmiş
Beyoğlu’ndan. Birçok otelin, Asmalı Mescit gibi gözde eğlence bölgelerinde
birçok restoran ve barın kapandığını söylüyor Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği
(BEYDER) eski Başkanı Tarkan Konar. Otto, The House Cafe, Bibuçuk, Babylon,
Hardal, Delicatessen gibi tanınmış mekânların yerini özellikle Arap turiste
yönelik nargile kafeler alıyor. Sokaklara masa konulmaması konusunda katı
yasakları ile bilinen Beyoğlu Belediyesi’nin nargile kafelere oldukça
müsamahalığı davrandığı da belirtiliyor. Gerçekten de birçok ara sokakta masa
ve sandalyelerden yürümek olanaksız.
Fuhuş ve uyuşturucu ticaretinin Tarlabaşı’ndan İstiklâl
Caddesi’nin ara sokaklarına doğru uzandığını, savaştan kaçan mülteci Arapların,
Arap turistlere pazarlandığı mekânların sayısının da hızla arttığı
belirtiliyor. 80’li yılların fuhuş ve uyuşturucu ile içiçe batakhaneleri ile
dolu karanlık günlerine doğru bir gidiş olduğu söyleniyor.
On yıl kadar önce başlatılan Beyoğlu’nun kültür ve eğlence merkezi
yapısını değiştirip yabancı turiste yönelik olarak AVM’ler
ve ünlü markalarla lüksleştirme ve bundan rant elde etme projesinin geri
teptiği anlaşılıyor. Kültür ve eğlence yerleri gitti ama onların yerine gelen
ünlü markalar da barınamadı. Yani rantseverlerin beklediği gibi cazibe merkezi
olmadı. Bakalım milyonlarca dolar verip binaları alanlar, esnafı yerinden edip
Beyoğlu’nun görüntüsünü bozanlar bu gelişmeye karşı ne yapacak? 10.08.2016
Yorumlar