Yıl 1956, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin “Haliç’in masmavi
sularına bakan muhteşem kantininde” büyük yuvarlak masanın çevresinde buluşan
üniversiteli ve liseli gençler derslerden kaytarıp edebiyattan konuşuyor. Erdal
Öz, Onat Kutlar, Doğan Hızlan, Konur Ertop, Adnan Özyalçıner, Hilmi Yavuz,
Kemal Özer, Ercüment Uçarı, Yılmaz Güney... Dönemin büyük dergilerinde,
Varlık’ta, Yeditepe’de, Yenilik’te, Seçilmiş Hikâyeler’de ürünlerini yayımlatmaya
çalışıyorlar ama yayımlatamıyorlar. Bu duruma öfkelenip dergi çıkartmaya karar
veriyorlar. Harçlıklarını biraraya getirip dergiyi çıkartıyorlar. İsmini de
Adnan Özyalçıner buluyor; “a”.
Erdal Öz, 21 yaşında. O da Hukuk Fakültesi öğrencisi.
Şiirler, öyküler yazıyor. Diğer arkadaşları gibi o da edebiyatı, yeni çıkan
kitapları çok yakından takip ediyor. Erdal Öz de dergide sadece öykülerini
değil, yazılarını, eleştirilerini yayımlıyor. En ilgi çeken bölümlerden biri
“Cebimdeki Yoğurtlar Ceviz Gibi Şakırdar”. Erdal Öz’ün çoğu yazısı bu bölümde
yayımlanıyor. Zaten bölümün adını da o koymuş.
Türkçede yazılmış en iyi biyografilerden olan “Erdal Öz –
Unutulmaz Atlı”da (2009, Can yay.) Ayşe Sarısayın bu dönemi anlatırken “Erdal
Öz’ün çoğu yazısının da hırçın, tartışmacı, zaman zaman alaycı bir üslubu
vardır” der. Sözünü ettiği ilk yazı da 1956 yılı Sait Faik Hikâye Armağanı’nı
kazanan Tahsin Yücel’in Haney Yaşamalı’sı hakkında olandır. Yazının başlığı
“Haney Yaşamalı mı?”.
Erdal Öz’ün düzyazılarının toplandığı “Düşünüyorum da,
Müthiş Bir Şey!”de (Eylül 2016, Can yay.) derlenen yazılardan biri de “Çağını
yaşamayan sanatçıyı yadsıyorum” diye başlayan “Haney Yaşamalı mı?” “Tahsin
Yücel eksik, eski ve ilkel bir hikâyecidir” diye bitiyor. Çok sert, sözünü sakınmayan
bir eleştirmen olarak çıkıyor karşımıza Erdal Öz. Üstelik yargıları kabul de
görüyor. Hilmi Yavuz Ayşe Sarısayın’a şöyle anlatmış: “Ve biz bir kampanya
başlattık a dergisi’nde. Hepimizin Tahsin (Yücel) aleyhine, şimdi hatırlayınca
yüzümüzün kızaracağı ipe sapa gelmez birtakım laflar ettiğimizi hatırlıyorum.
Bu durum Dram Tiyatrosu olayında yazı çizi düzeyinden çıkıp düpedüz protestoya
dönüşmüştür. Bugün açık söylemek gerekirse, Tahsin’e ayıp ettiğimizi
düşünüyorum.” Tahsin Yücel’se büyük bir yüce gönülllükle “Gençlik işte! Olmuş
bitmiş, konu edilmesi bile gereksiz” diye geçiştirmiş Ayşe Sarısayın’ın
sorusunu. Erdal Öz’le Tahsin Yücel’in dostlukları da baki kalmış.
Erdal Öz çoğunlukla çağdaşları, hatta arkadaşlarının
kitapları hakkında sert eleştiriler yazıyor. Kitapta yer alan ilk yazı “Günlük
Değil Kedi Salçası” adını taşıyor. Salâh Birsel’in Günlük adlı kitabı hakkında.
Amerikalılar akla gelen her şeyi karıştırıp yaptıkları yemeğe “Kedi Salçası”
adını verirlermiş. Erdal Öz de Salâh Birsel’in Günlük’ünün aynı şekilde
olduğunu yani günlük olamadığını uzun uzun anlatmakla kalmıyor, kitaptaki dil
yanlışlarına da büyükçe bir bölüm ayırıyor. Salâh Birsel’e “Karikatürist şair”
demeyi de ihmal etmiyor. İşin ilginci, yine Ayşe Sarısayın’ından öğreniyoruz. Bu
yazıdan kısa bir süre sonra Erdal Öz, “Haney Yaşamalı mı?” hakkında görüşünü
almak için Salâh Birsel’in kapısını çalmış. Salâh Birsel de Erdal Öz’ü kibarca
kovalamış (s.71). Ama bir kaç yıl sonra Birsel ve Öz’ün yolları TDK’da birleşmiş ve dostça çalışmakla kalmamışlar,
Erdal Öz arkadaşlarına yazdığı mektuplarda Salâh Birsel’den övgüyle söz etmiş.
İyi niyet ve içtenlikle yazıyor görüşlerini Erdal Öz. Bu
nedenle de kötü karşılanacağını, küslükler yaratacağını düşünmüyor.
En sevdiği, saygı duyduğu, örnek aldığı öykücü Nezihe Meriç.
Dostlukları da var. Üstelik Nezihe Meriç, Erdal Öz’ün öykülerini okuyan ve
eleştiren yakın arkadaşları dışındaki ilk kişi. İlk öykülerinin de Seçilmiş Hikâyeler’de
yayımlanmasını yine Nezihe Meriç sağlıyor. Ama eleştirmen Erdal Öz için
bunların hiç önemi yok. Nezihe Meriç’in ikinci kitabı “Topal Koşma” için ard
arda üç yazı yazıyor. “Topal Koşma adı hiç gitmemiş kitaba” diyerek başlıyor ve
özünü, biçimini, dilini ayrı ayrı yazılarda örnekler vererek kıyasıya
eleştiriyor. Son cümle onu kurtarmış mıdır, bilemem. Şöyle diyor; “Topal
Koşma’yı bu yıl içinde çıkan en iyi hikâye kitabı olarak sayıyorum. Sanatçıyı
bu başarısından dolayı kutlarım.”
Erdal Öz’ün çok dikkatli bir okur olduğunu, okuduğu kitapları
her yönüyle tahlil ettiğini “Yarın Nasıl Bir Gün Olacaksın” üst başlıklı
Günlükler’inde (Mart 2016, Can yay.) yer alan notlarında görmüştük. Hiç
yayınlanmayacağını düşündüğü bir günlükte düşüncelerini sakınmadan yazmak,
örneğin bir Andre Gide’i okuduğunu “geriye hiç bir şeye yakın şey kaldığını”,
çevirisinin “iğrenç” olduğunu söylemek kolaydır da iş bir dergide yayımlanacak
yazıya geldi mi bu düşüncelerinizi kanıtlarıyla yazmanız ve gelecek tepkilere
de doğru dürüst cevaplar verecek durumda olmanız gerekir. Erdal Öz’ün hiç
sözünü sakınmadığını ama hiçbir zaman da kanıtsız, örneksiz yazmadığını
görüyoruz.
Ustası olarak Nurullah Ataç’ı bilmiş. O da Ataç gibi sırf
içeriğe, biçime bakmıyor, yazarın dilini de eleştiriyor. Yeni sözcükler
kullanılmasını, doğru cümleler kurulmasını bekliyor. Kendi de yeni sözcükler
kullanmaya özen gösteriyor, dil konusunda çok titiz.
“Düşünüyorum da, Müthiş Bir Şey” Erdal Öz’ün 1956’dan
itibaren yazdığı yazıların geniş bir seçkisi. Erdal Öz 70’li yıllara kadar
yoğun bir biçimde dergilerde öykülerinin yanında eleştiriler de yayımlatmış.
Feyyaz Kayacan, Attilâ İlhan, Muzaffer Buyrukçu, Yaşar Kemal, Vüsat O. Bener,
Adnan Özyalçıner, Kemal Özer, Memet Fuat, Behçet Necatigil eleştirilerinden
nasibini alanlardan. Orhan Kemal, Ataç, Nâzım Hikmet, Sait Faik, Edip Cansever,
Sevgi Soysal gibi övgüyle söz ettiği yazarlar da var. Ama önemsemediği bir
kitap hakkında yazmamış, ciddiye almadığı yazarı eleştirmemiş.
Şiir ilk göz ağrısı. Şiir yazmayı, yayımlatmayı bırakmış ama
şiir okumayı, eleştirmeyi bırakmamış. Edip Cansever’e özel bir ilgisi,
hayranlığı olduğu anlaşılıyor. Ne de olsa 50 Kuşağı Öykücüleri ve İkinci Yeni
Şairleri kader birliği etmiş, omuz omuza bir edebiyat savaşımı vermiştir.
Erdal Öz için yayıncılığının yazarlığını engellediği söylenir. Bence
öykücülüğü ve romancılığı da eleştirmenliğini engellemiş. “Düşünüyorum da,
Müthiş Bir Şey”i okuyun bana hak vereceksiniz. 13.10.2016
Yorumlar