Louis-Ferdinand Céline’in “Gecenin Sonuna Yolculuk”la
tanınmış, siyasi görüşleri nedeniyle belleklerde yer etmiş bir yazar. Zamanla
siyasi tavrı o denli ağır basmış ki eserinin büyüklüğü görünmez hale gelmiş.
İnançlı bir faşist ve Yahudi düşmanı bir ırkçı. Hitler’in Fransa’yı işgalini
desteklemiş. Faşist ve ırkçı görüşlerini yansıtan kitaplar yazmış. Fransa
kurtarılınca ülkesinden Danimarka’ya kaçmış ve orada hapis edilmiş. 1951’de
ilan edilen afla ülkesine dönmüş. Doktorluk yapıp edebiyat eserleri yazmaya
devam etmiş.
Siyasi tavrına bakarsanız sevilecek yanı yok, nefret etmek
daha da kolay. Ama öte yanda büyük bir yazar var. Celine 1932’de yayımlanan ilk
romanı Gecenin Sonuna Yolculuk’la dikkatleri çekmiş. Paris’in kenar
mahallelerinden birinde yaşayan ve fakirleri tedavi eden doktor Bardamu'nun
yaşadıklarını konu aldığı eseri hem devlete ve yönetici sınıflara getirdiği
eleştirileri hem de kullandığı dille romanın edebiyat çevrelerinde
tartışılmasını sağlamış. Günlük konuşma dilini ve argoyu edebiyatta kullanması
özellikle sol görüşlü edebiyat çevrelerince övgüyle karşılanırken muhafazakâr
eleştirmenler aynı nedenle romanı reddetmişler.
Ferit Edgü, Celine ile ilgili olarak şöyle yazıyor:
“Céline'i bağışlatan, yaratmış olduğu bu kendine özgü yepyeni roman dünyasıdır.
Kötülüğün, akla gelen ve gelmeyen her türlüsü, aptallık, salaklık, hödüklük,
alçaklık, ne isterseniz hepsi vardır bu yazarda. Belki hiç okumadığı ya da
okuduğunu itiraf etmekten kaçındığı Nietzsche gibi, bu romanları okurun yüzüne
fırlatıp, işte insan! demiştir."
Gecenin Sonuna Yolculuk (çev. Yiğit Bener, Yapı Kredi yay.)
gerçekten de büyük bir roman. Hem “Yitik Kuşağı” hem de “Beat Kuşağı”nı
etkilemiş bir yazar Celine. Charles Bukowski, Henry Miller, Jack Kerouac,
Joseph Heller, Kurt Vonnegut, Jr., William S. Burroughs bu etkiyi açıkca ifade
eden yazarlardan.
Louis-Ferdinand Céline’in ikinci romanı “Taksitle Ölüm”,
Yolculuk’tan dört yıl sonra, 1936’da yayımlanmış ve büyük bir düş kırıklığı olarak
karşılanmış. Eleştirmenler tarafından kıyasıya eleştirilmiş, hiç beğenilmemiş.
Günümüzdeyse Céline’in gerçek başyapıtı olarak kabul edildiği söyleniyor.
Yayımlanışından 81 yıl sonra Türkçe’de okuyoruz. Céline, kendisiyle aynı ön adı
taşıyan kahramanı Ferdinand’ın çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlatıyor. Kendi
yaşam öyküsüyle Ferdinand’ın yaşadıkları arasında birçok benzerlikler bulmak
mümkün.
Louis-Ferdinand Céline 1894’de Paris yakınlarındaki
Courbevoie’de dünyaya gelmiş. Babası bir sigorta şirketinde çalışıyor, annesi
dantel, oya gibi el işleri yapıp satıyor. Louis-Ferdinand temel eğitimini
tamamladıktan sonra çeşitli işlerde çıraklık yapmış. Ailesi başka diller
öğrenmesi için birer yıllığına İngiltere ve Almanya’ya yollamış. 18 yaşına
gelinceye kadar, kısa sürelerle birçok işte çalışmış. Kuyumcularda çıraklık ve
çeşitli ayak işleri yaptıktan sonra satıcı olmuş. Kazandığı paralarla kitaplar
alıp kendini eğitmiş. Bu sıralarda doktor olmaya karar vermiş.
Taksitle Ölüm’ün kahramanı Ferdinand da benzer şeyler
yaşıyor. Annnenin ayağı gibi iş yaşamı da topallıyor. Aslında işi çevip çeviren
büyükanne. Onun ölümü ile büyük bir bocalama yaşanıyor. Sattığı danteller
demodeleşiyor, alıcı bulmaz hale geliyor. Küçük bir memur olan babanın maaşı
aileyi geçindirecek gibi değil. Anne de para kazanamaz hale gelince zaten
yoksul olan aile daha da yoksullaşıyor. Ailenin tek umudu Ferdinand. Onun iyi
bir eğitim görmesini istiyorlar.
Taksitle Ölüm (Ekim 2017, çev. Simlâ Ongan, Yapı Kredi yay.)
önceki romanın, Gecenin Sonuna Yolculuk’un kaldığı yerden devam ediyor. Ferdinand
Bardamu, Paris'in gecekondu bölgelerinde fakirleri tedavi eden bir doktordur. Fakir
hastaları ve yanında çalışanlar tarafından aldatılan ve arkadaşları tarafından
istismar edilen bir doktor.
Annesinin ziyareti Ferdinand’ın geçmişe dönmesine, çocukluk
yıllarını anımsamasına neden olur. Roman esas olarak bu sayfalardan itibaren
başlar. Celine'in kendine has üslubuyla bir “Bildungsroman” okuruz. Tanıma
uygun olarak “bireyin oluşum dönemini ve sonunda ulaştığı ideal
durumu ele alan” bir roman. Ama bir başarı hikayesi anlatılmaz,
çünkü kahramanımız Türkçe baskının kapağında belirtildiği gibi hayatta
dikiş tutturamayan, dahası tutturmak istemeyen birisidir.
Anne ve baba esas olarak parasızlığın yarattığı sorunlarla
sürekli kavga eder, didişir. Babasının öfkesi Ferdinand’ı da hedef alır.
Ferdinand’ın tek sığınağı büyükannesidir. Büyükannenin ölümünden sonra
Ferdinand iyice garipleşir. İyi bir evlat değildir, iyi bir öğrenci de olamaz.
Oysa bunların her ikisi için de çabalamaktadır ama bir türlü babasından taktir
görmez. Anne ve babası onu topluma yararlı, iyi bir iş sahibi, para kazanan
biri yapmaya çalıştıkça o daha da uçlara gider. Ne çırak olarak girdiği işlerde
tutunabilir ne de büyük fedakârlıklarla yollandığı İngiltere’deki kolejde dil
öğrenir. "Bilim adamı" Courtial des Pereires’nin yanında çalışmaya
başlayana dek hayatı bir başarısızlıklar silsilesidir ve gerçek bir
kaybedendir. Elektrikten patates yetiştirme amacıyla çalışan Courtial des Pereires
onun geçici bir süre kurtarıcısı olacaktır ama akıbet ya da istikamet bellidir.
Taksitle Ölüm’ün önceki roman, Gecenin Sonuna Yolculuk’tan
daha başarılı olduğu görüşüne katılıyorum. Celine, bu romanda hem kendine has
anlatımında çok daha usta hem de roman kurgu olarak Yolculuk’tan daha sağlam.
Celine'in amacı, insanları dürüstçe anlatan bir tür edebiyat
yaratmak ve günlük yaşamı ve düşünceyi gerçek dilinde anlatmaktı, deniyor.
Üstelik bunu kara mizahı ustaca kullanarak yapıyor. Konuşma dilini eserine olduğu
gibi yansıtırken betimlemelerindeki edebi güce ve imgesel anlatımına hayran
olmamak elde değil.
Celine bununla yetinmiyor. Romanın önsözünde Yiğit Bener’in
de dikkati çektiği yarım, eksik kalmış cümlelerle yaşamın özündeki atmosferi,
bölük pörçüklüğü büyük bir başarıyla yansıtıyor. Hayatın akışı bizi acele
etmeye zorluyor. Bir olay tamamlanmadan bir başkası başlıyor. Celine’nin
anlatımı gibi Ferdinand’ın yaşamında herşey yarım yamalak, soluk soluğa. Romanı
çeviren Simlâ Ongan da Celine’in anlatımını Türkçeye başarıyla yansıtmış. O
dilin tadını alarak okuyorsunuz.
Taksitle Ölüm bir başyapıt. Ama Gecenin Sonuna Yolculuk’u okumadan
değeri ne kadar anlaşılır bilemiyorum. Önceliği Gecenin Sonuna Yolculuk’a
vermek gerek. Onu okuduktan sonra Taksitle Ölüm’ün tadına çok daha fazla
varacaksınız. 26.10.2017
Yorumlar