David Vann, kitapları yabancı dillere çevrilmiş
“uluslararası çoksatar” kitaplara imza atmış, önemli ödüller kazanmış bir
Alaskalı yazar. Biz onu bu yıl içinde Türkçede yayımlanan romanı Caribou Adası'yla (Can yay.) tanımıştık.
Vann’a ün kazandıran kitabı ise bir öykü derlemesi olan Bir İntihar Efsanesi. Öykü kitapları ülkemizde olduğu gibi, tüm
Dünya’da, özellikle ABD’de ilgi görmez. Yayıncılar öykü kitaplarını yayımlamak
istemezler. Vann’ın Bir İntihar Efsanesi‘nin
yayımı da ancak 12 yılda mümkün olmuş. Birçok yayınevi kitabı reddetmiş. Bu
bekleyiş sırasında Vann, yazarlıktan para kazanma umudunu bir kenara bırakıp
kaptanlık, tekne imlatçılığı gibi işler yapmış.
İntihar Efsanesi’nin
yayımı ise tam bir başarı öyküsü olmuş. 18 dile çevrilmekle kalmamış, ondan
fazla önemli ödül almış ve çok satmış. Yayınlandığı ülkelerde de çoksatanlar
listelerine girmiş. Yakında da sinemaya uyarlanacakmış.
Bir İntihar Efsanesi’nde
yer alan öykülerin temelinde yazarın hayatını etkileyen çok önemli bir olay
var. Babasının intiharı ile noktalanan dağılmış ailesinin öyküsünü anlatıyor
esas olarak David Vann. Kitapta yer alan altı öyküde yazarın henüz 13
yaşındayken babasının gözleri önünde kendini öldürüşüne tanıklık edişini ve bu
intihara uzanan süreçten parçalar okuyoruz. Kitabın arka kapağında belirtildiği
gibi “Gerçekle kurmacanın çok ince bir çizgiyle ayrıldığı, insanı, farkına
varmadan ya da varmak istemeden alıp götüren öyküler..” bunlar. David Vann,
olayın üzerinden onlarca yıl geçtikten sonra, hayatının belki de temel
trajedisini oluşturan babasının intiharı ile hesaplaşmaya, yazarak onun
ağırlığından kurtulmaya karar verdiğinde öncelikle gerçeklerin peşine düşüyor.
Çünkü işin içinde ailenin parçalanmasına neden olan, babanın evden ayrılıp
başka bir kadınla yaşamaya başlaması ile gelişen bir olaylar zinciri var. Vann,
bu konuyu yazmak için ailesinin iznini almakla kalmamış, onlardan bilgiler de
almış. “Öyküler kurgu olmakla birlikte gerçek olan birçok şeye de dayanıyor”
diyor kitabın sonundaki teşekkür yazısında.
Kitabın ilk öyküsü, aynı zamanda Vann’ın da yayımlanmış ilk
öyküsü olan İhtiyoloji’de babanın
intiharına varan olaylar kısaca anlatılıyor. Diş hekimi olan baba avlanmayı ve
balık tutmayı sevdiği için Alaska’ya yerleşmiştir. Diş hekimliği yaparken
yanında çalışan bir kadınla kurduğu ilişki önce şiddetli kavgalara sonra da
ailenin dağılmasına yol açar. Öykünün anlatıcısı Roy o sırada beş yaşındadır.
Ana oğul California’ya taşınır. O sırada baba muayenehanesini satıp mesleğini
bırakır. Büyük bir tekne satın alır. Balıkçılıkla geçinecektir. Ama balıkçılık
hakkında hiçbir deneyimi yoktur. Bir yılda 100 bin dolar kaybeder. Daha sonra
yatırım yapacağı hırdavat dükkanında da aynı son kendisini beklemektedir.
Tatillerini babası ile geçiren Roy, onun öfke, sıkıntı ve çaresizlik içinde
olduğunu hisseder. Kaçınılmaz son yaklaşmaktadır ama yapılabilecek bir şey de
yoktur. Baba ertesi yıl yeniden balıkçılık yapmaya karar verir ve yine
başarısız olur. Uzun bir seferden döndüğünde de daha limandayken silahını
beynine doğrultur.
David Vann, izleyen öykülerde babasının intihara varan ve
yanlış kararlar, seçimler ve başarısızlıklarla dolu hayatının ayrıntılarını
öyküleştirir. İntihar Efsanesi’nin
hemen tüm öykülerinde baba oğul arasında yaşananlar, onların bir başlarınayken
bile iletişim kuramamalarının örnekleri var. Ama bunların en çarpıcısı 160
sayfalık uzunluğu ile başlıbaşına bir kitap olabilecek uzun öykü Sukkwan Adası. Sukkwan Adası’nda bir baba oğulun Alaska’nın ıssızlığında, dağ
başındaki bir kulübede doğayla verdikleri mücadele ilerleyen sayfalarda dönüşüp
baba oğulun iletişimsizliğinin ne denli trajik sonuçlara varabileceğine varıyor.
David Vann iyi bir anlatıcı. Lafı uzatmadan, cümlelerini
süslemeden, yalın bir anlatımla her şeyi çok normalmiş gibi anlatırken büyük
trajedilerle yüzleştiriyor okurlarını.
06.12.12
Yorumlar